7.Sınıf : Türkçe - 1. Ünite : Sözcükte Anlam - Atasözleri - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
• Yaradılıştan iyi ve doğru olan kimse, ne denli elverişsiz ortam içinde bulunursa bulunsun niteliğini yitirmez.
• Doğru ile yanlışı, iyiyle kötüyü birbirinden ayırmak için her ikisini de bilmek, tanımak gerekir.
• Doğru sözlü olan kişi sevilmeyen, istenmeyen kişi olacağı için bulunduğu yerden ayrılmaya hazır olmalıdır.
Bir şeyin gerçek değeri ancak ona çok ihtiyaç duyulduğu zaman iyi anlaşılırmış. Bu sözle İlgili size başıma gelen bir olay anlatayım. Geçen hafta markete gittim. Evin ihtiyaçlarının büyük bir kısmını aldım. En son ekmek alıp alışverişimi tamamlayacaktım. Ama cebimde ekmek almaya yetecek param kalmamıştı. Aslında sadece 10 kuruş eksiğim vardı. Ancak bunu dile getirmeye utandım. İstemeye istemeye ekmeği dolabına bıraktım. 10 kuruşun hiç bu kadar lazım olacağı aklıma gelmezdi. Çoğu zaman önemsemeyip yanıma almaya tenezzül etmediğim 10 kuruşları düşündüm. Bu kadarcık paranın lazım olduğu zamanlar da oluyormuş. Ne demiş atalar:-—
“Ev alma, komşu al.” atasözü, komşuluk ilişkilerinin önemine değinip insanlara doğrudan öğüt verir. Bu örnekte olduğu gibi emir kipi taşıyan ve II. tekil şahısta çekimlenen atasözleri doğrudan öğüt verir.
Bazı atasözleri anlamca birbirine yakındır. Örneğin “Huy canın altındadır." atasözü ile “Can çıkmayınca huy çıkmaz. ” atasözü; insanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmenin mümkün olmadığı anlamına gelen, anlamca aynı doğrultudaki atasözleridir.
Buna göre;
I. Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.
II. Toprağı işleyen ekmeği dişler.
III. Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir.
IV. Boş çuval dik durmaz.
Eda, gençliğinde zor durumda kalan kişilere, maddi durumu yetersiz ailelere, yaşlı ve hasta olan insanlara hep gönüllü olarak yardım etmiş, onların hayır duasını almıştır. Bu kadar çok yardım etmesine ve insanlara vakit ayırmasına şaşıranlara ise “İyilik eden iyilik bulur. Ben içimi rahatlatıyorum. Manevi bir huzura kavuşuyorum. Yardımlarımı elbette karşılık beklemeden yapıyorum ama yaptığım iyilikler de mutlaka karşılık bulacaktır.” demiştir. Yıllar sonra Eda da yaşlanmış. Yürümek bile zor gelmeye başlamış. Ama zamanında yardım ettiği kişilerin çocukları, torunları onu hiç yalnız bırakmamış. Her zaman yardımına koşmuş, her ihtiyacını görmüşler. Sadece zamanında yardım ettiği kişiler değil; öyle ya da böyle hayatına girmiş birçok insan da onu maddi, manevi desteklemiş. Bu sayede mutlu, huzurlu bir ömür geçirmiş.