7.Sınıf : Türkçe 3.Ünite : Paragraf - Konu - Başlık - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Cemal Süreya şiir üzerine değerlendirmelerde bulunmasına rağmen genel bir şiir tarifi yapmamıştır. Başka şairler tarafından yapılan tanımlamaları değerlendirmiştir. Süreya’ya göre her şiir tanımının, bakış açısına bağlı bir doğruluğu vardır. Şiire bakışlar farklı farklı olsa da Süreya, her anını şiirle yaşayan, ince eleyip sık dokuyan ve az üreten bir şair. Düşüncesinde öne çıkardığı özellik, şiir eyleminin odağında insanın olmasıdır.
Daha önce hiç gitmediğimiz bir kente gideceğimiz zaman yanımıza ilk alacağımız şeylerden biri büyük olasılıkla bir haritadır. Bir ülkenin dünya üzerinde nerede bulunduğunu öğrenmek istediğimizde de bir haritaya gereksinim duyarız. Yaşadığımız kentin hiç bilmediğimiz bir yerinde oturan bir arkadaşımızı ziyarete gideceğimiz zaman yine haritalar bize yardım eder.
Başlangıcı tarihin derinliklerine uzanan âşıklık geleneği, yurdumuzun kimi bölgelerinde diğer yerlere göre daha canlı yaşatılmaktadır. Maraş ve Elbistan çevresi de bu geleneğin canlı biçimde yaşatıldığı bölgelerden biridir. Temsilcilerine âşık, ozan, halk şairi, saz şairi gibi adlar verilen bu geleneğin yöredeki önemli temsilcilerinden biri de Behlül Ali’dir. Ancak bugüne kadar, âşık hakkında Türk halk edebiyatına ilişkin yazılı kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamakta, sadece yöreye ilişkin birkaç kitap ve ansiklopedide adından kısaca söz edilerek çok bilinen birkaç şiirine yer verilmektedir.
Bu fırsatı kullanmadı sultanı ormanın,
Fareye dokunmayıp bir büyüklük gösterdi.
Bu iyiliği boşa gitti sanmayın;
Kimin aklına gelir ki bir an,
Fareye işi düşer aslanın? Ama o da bir gün dışarı çıktı ormandan;
Gitti tutuldu bir ağa.
Ne çırpınma ne kükreme kâr etmez tuzağa.
Bay fare koştu; dişiyle aslanın ağını,
Öyle bir kemirdi ki ağ söküldü nihayet.
Sabırla zamanın yaptığını;
Ne kuvvet yapabilir ne şiddet.
Kültürel derinliği olan Türkçe sözlerden biri de düğündür. “Düğün” , Türklerde iki insanın evlenerek bir yuva kurmasının yanında, toplumsal bağları güçlendiren önemli bir kurumdur. Evlilik sayesinde farklı iki aile birbiriyle akrabalık bağları kurmaktadır. İşte düğün kelimesi de tam olarak bu olayı anlatır. Düğ - “bağlamak” yani “İki insanı birbirine bağlama töreni.” Dünür kelimesi de aynı şekilde birbirine bağlanmış akraba anlamına gelir.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var;
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar...
Neden böyle görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Türküler, doğumda ninni ile başlayıp ölümde ağıtlarla sonlanan hayat ezgilerimiz olmuş; dalga dalga, nesil nesil yayılıp zamanları aşarak bitmeyen bir yolculuğa çıkmış. Zihniyet dünyamızın ifade biçimi, evreni algılayışımız, hayatı yaşayışımızın hikâyesi olmuş. Toplumun bilinçaltıdır türküler. Kabuller dünyasının özeti, ortak vicdanın sesi olur hep. Kişinin teneffüs ettiği hava, konuştuğu dil, iman ettiği dinin yansımasıdır türküler.
Öğrencilerin okuduğu kitapların öğretmen tarafından takip edilmesi gerekir. Yalnız bu tek başına yeterli değildir. Türkçe öğretmeni, öğrencilerinin hangi kitapları okuduğunu takip ettiği gibi, bu kitapların öğrencilere neler kazandırdığını, onlarını dil seviyelerine hangi yönlerde katkıda bulunduğunu tespit etmek amacıyla değişik çalışmalar yapmak durumundadır. Böyle bir çalışma yapan bir Türkçe öğretmeninin, ay ay her öğrencisinin hangi okuma kitaplarını okuduğunu, kitabı ne kadar süre içinde bitirdiğini ve okuduğu kitabı ne ölçüde anladığını tespit etme olanağı vardır.