9. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 1. Ünite : Bilgi ve İnanç Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Dinde, bazısını kabulleniyorum, bazısını kabullenmiyorum, bir kısmı bana uyuyor, bir kısmı bana uymuyor, gibi hususlardan tereddütsüz olarak sıyrılmak ve böyle bir tereddüt içerisinde yaşamamak esastır.
Doğru bilginin tek kaynağı ve ölçüsü, insanın yaşamı sürecinde duyu organları ile algıladığı, tecrübe ile anladığı şeylerden ibarettir. İnsanın zihni ve alemi boş bir kağıt gibidir, zamanla tecrübe ve deneylerle elde edilen bilgiler ile dolar. İşte mutlak doğrular bundan ibarettir. Bunun dışında başka bir doğru yoktur.
"Ey ima nedenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için , yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın ." (Hucurât, 49:6)
Bu ayetle ilgili;
I. güvenilmez insanların getirdikleri haberlerin doğruluğunu araştırmadan kabul etmenin uygun olmadığı,
II. bütün Müslümanların kardeş olduğu,
III. insanlara kötü lakaplar takmanın yasaklandığı
• Dinî sorumluluğun ön şartıdır.
• İnsanları diğer canlılardan ayıran, sorumlu kılan düşünme ve anlama melekesidir.
• İnsan bu meleksi ile bilir, bilgiyi kavrar, uygular, analiz eder, yeni bilgiler üretir ve değerlendirmeler yapar.
• Varlığın anlaşılmasının yanı sıra Allah (c.c.) -insan- evren ilişkisini anlamamızı, sorumluluğun temel şartı olan emir ve yasakları kavramamızı sağlayan önemli bir yetidir.
Normal bilgi vasıtalarına başvurmadan insanın kalbine Allah tarafından doğdurulan bilgidir. Keşif, rüya yoluyla elde edilen bu bilgiler kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir veya bir benzeriyle çelişebilir. Dolayısıyla bu yollarla elde edilen bilginin genel geçerliliği yoktur.
"Göklerin ve yerin gizlisi (gaybı) yalnız Allah'a aittir. Her iş O'na döndürülür. Öyleyse O'na kulluk et ve O'na güvenip dayan! Rabbin yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir." (Hûd, 11:123)
“Allah’ın Resûlüne karşı gelerek (sefere çıkmayıp) geri bırakılanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı.” (Tevbe, 9:81)
"İman edenlerle karşılaşınca 'inandık 'derler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise 'Biz sizinleyiz, biz yalnızca alay etmekteyiz.' derler." (Bakara, 2:14)
Taklidi iman ve tahkiki iman birbirinden farklı iki kelime olarak bilinmektedir. Kişinin iman etmesi ile ilgili olarak kullanılan ifadeler olduğu söylenebilir. Taklidi iman, kişinin çevresinden ve ailesinden gördüklerine bağlı olarak iman etmesi olarak ifade edilir. Tahkiki iman ise belirli bir araştırma sonucunda delillere bağlı olarak iman etmesi olarak ifade edilebilir. “Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız.” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!" (Bakara, 2:170) ayette anlatılan müşriklerin imanı bu taklidi imana örnektir.
Buna göre;
I. atalarının yolundan gitmek,
II. neye niçin ve nasıl inanacağını bilmek,
III. bilgilerin doğruluğunu araştırmak