12. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 3. Ünite: Şiir - Ünite Tekrar Testleri Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil 11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
“Dante’nin şiiri, en geniş anlamıyla yaşadığı devrin toplumsal ifadesidir. Yalnız tutkuların, siyasal kinlerin ve çatışmaların değil, o devrin biliminin, inançlarının ve hayallerinin de yansımasıdır.” sözlerinden Dante’nin şiirlerinin yazıldığı dönemin --- özelliklerini yansıttığını görürüz.
Millî Mücadele ve Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında döneme tanıklık eden yazarlar, eserlerini ulus - devlet bilincini yerleştirme ve cumhuriyetin faziletlerini anlatma endişesiyle kaleme almışlardır. Toplumu aydınlatmak ve yönlendirmek başlıca amaçları olmuştur.
Edebî metinler insanı, insanın diğer insanlarla ilişkilerini işler. --- ise toplumu inceler. Bu yönüyle her iki bilimin konusu ortaktır. Bazı edebî metinler, bu bilime kaynaklık edebilir çünkü edebî metinlerde insan ilişkileri açısından bol malzeme vardır. Ancak edebî metinler oluşturulurken gerçekler değiştirilip dönüştürülürken söz konusu bilim, gerçekleri olduğu gibi yansıtır.
Edebî metinler (roman, hikâye, tiyatro, deneme, anı, gezi yazısı vb.) toplumun hafızasını oluşturan bilgi depolarıdır. Bundan dolayı bir milletin ne olduğunu ya da ne olmadığını anlamak için o milletin edebiyatına bakılır. Edebiyatı olmayan millet, milletleşme sürecini tamamlayamamış demektir. Güçlü bir edebiyat, köklü bir kültür demektir; köklü bir kültürü olan millet de sağlam temeller üzerinde güçlü bir devlet anlamına gelir. Dolayısıyla milletlerin gelişiminde edebiyatın her zaman hayati bir önemi olmuştur.
Edebî metinler, sosyal bilimci için birer veri kaynağı olarak çeşitli biçimlerde kullanılabilir. Kurgusal ürünler gündelik yaşama ve sıradan insanlara veya büyük tarihsel dönüşümlerin geri planına ilişkin olguların ve ayrıntıların yansıtıcıları olarak ele alınabilir. Bir roman, özellikle de yazım zamanı ile konu aldığı zaman örtüşüyorsa, döneminin giyim kuşam, eğlence vb. ile ilgili alışkanlıklarını veya zihniyetini sergileyen bir veri bütünü olarak okunabilir.
Yazar, toplumun temel olguları adı verilen nitelikleri bilimin ışığı altında sanatsal bir yolla yansıtabilmelidir. Yazarın bunu başarabilmesi, çağını yansıtabilmesi için tipik gerçekleri yakalaması, seçmesi, işlemesi, güzel bir biçim içine yerleştirmesi gerekir. Bu da hayli zor bir iştir. Başarabilmesi için yazarın güçlü bir kişilik, zengin bir yaşantı, sağlam dünya görüşü, bilimsel bir yöntem, geniş kültür, tarihsel bir bakış açısına sahip olması gerekir. Ayrıca toplumun oluşum özelliklerini derinliğine bilmesi de oldukça önemlidir.
Nurullah Ataç’ın dediği gibi “Her eser ister istemez bir insanın, bir toplumun düşüncelerini bildirir. Hatta sadece güzellik kaygısıyla yazılmış olanlar bile gene bir dünya görüşünden haber verir. Her şiirde, her romanda yazanın da eserin yazıldığı çevrenin ve zamanın da eğilimlerini, toplumun nelere inandığını görebiliriz.”
Bu parçayla ilgili;
I. Sanat eserleri sadece güzelliği anlatmak için yazılır.
II. Edebî eserlerde yazıldığı çevrenin yaşam biçimini ve inançlarını görebiliriz.
III. Her eser içine doğduğu toplumun düşüncelerini yansıtır.
(I) Bireyin özel yaşantıları, duyguları, düşünceleri toplumun üstünde ya da dışında doğmaz. (II) Bu nedenle edebiyatçının görevi insanı toplum için ve toplumla birlikte ele alıp bir çevreye oturtmaktır. (III) Öteki insanlarla olan karşılıklı etkilerini, ilgilerini belirtmektir. (IV) İnsanı somut bir kavram olmaktan çıkarıp soyut bir varlık hâline getirmektir. (V) Onların zengin, ince ve karmaşık olan duygularını elle dokunulur bir biçimde (şiir, roman, tiyatro vb.) ortaya koyup sistemleştirmektir.