12. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 1. Ünite : İslam ve Bilim Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Müslümanlar fethettikleri topraklarda karşılaştıkları ihtişamlı mabedler ve diğer sanat ürünlerini gölgede bırakmayı bir amaç ve İslam’ın yüceltilmesi anlamında dini bir gereklilik olarak görmüşlerdir. Bu bağlamda, örneğin Emeviler Şam'da eski Bizans kiliselerinden daha görkemli Şam Ümeyye Camiini, Osmanlılar İstanbul’da Ayasofya’dan daha muhteşem Süleymaniye Camisini yapmayı başarmışlardır.
I. İbadetleri ve insani ilişkilerle ilgili kuralları Kur’an ve sünnetten deliller bularak inceleyen bilim dalıdır. İslam hukuku da denilen bu alan, ibadetleri yanında evlenme, ticaret, yiyecek içecekler, cezalar gibi toplum nizamını ilgilendiren konularda İslam’ın ne gibi sınırlar çizdiğini inceler. En önemli eserler imam Azam Ebu Hanife, Enes bin Malik tarafından verilmiştir.
II. İslam dininin inanç esaslarını ayet, hadis ve aklı kullanarak açıklayan, yorumlayan, ispat eden ve başka din ve inançlardan gelebilecek eleştirilere karşı savunan bilim dalıdır. Bu alanda Ebu Hanife'nin Fıkhu’l Ekber’i önde gelen kaynaklardandır.
Hem İslam coğrafyasında hem de Avrupa’da uzun yıllar etkili olmuş önemli bir fen bilimcisi ise Orta Çağ Avrupasında “Commentator” (Yorumcu) olarak tanınan ilim adamıdır. Kendisi yetenekli bir fizikçi ve mantıkçı olduğu kadar sağlam gözlemci ve teorik astronomdur, İspanya Kurtuba’da (Endülüs/Cordoba) doğan bu bilim insanı çalışma hayatının büyük kısmını Fas’ın Marakeş şehrinde geçirmiştir. Aristo üzerine çalışmaları otuz yıllık bir dönemi kapsar ve bu dönem içinde erişemediği “Politika” dışında bütün eserlerine şerhler yazmıştır. Eserlerinin İbranice tercümeleri de İbrani Felsefesi üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır.
Bu görselde verilenler Batılıların “Avicenna” adıyla tanıdığı ünlü bilim insanıdır. Hekim olarak şöhret yapmışsa da matematik, astronomi, fizik, kimya, jeoloji, felsefe, teoloji, şiir ve müzik alanlarında da risaleler yazmıştır. Müslümanların Galenos’u olarak adlandırılmasının nedeni ise, büyük takdir toplayan ansiklopedik tıp eseri El Kanun Fi’t-Tıbb’dır. Yaklaşık altı yüz yıl boyunca Asya ve Avrupa’daki tıp okullarında etkili olan bu eser beş ciltten oluşmaktadır. Çin, Hint ve Mısır’ın geleneksel tıp bilgilerini de içermektedir.
Taş Mescit Çankırı’da Selçuklular Dönemi’nden kalma en önemli yapıdır. Bu yer hadis ilimlerinin öğretildiği ve hadis ilimlerinde uzmanların yetiştirildiği yüksek öğretim kurumlarındandır. Bu mescitler aynı zamanda İlmî seyahatleri dolayısıyla şehre gelen meşhur muhaddislerin hadis derslerine de tahsis edilirdi. Ders halkalarının ve onlara iştirak eden öğrencilerin çoğalması sebebiyle camiler dışında yeni müesseselere ihtiyaç duyularak yapılmıştır.
İslam medeniyeti, miladi VIII. asırda ortaya çıkan ve Endülüs’ten Çin’e kadar uzanan geniş bölgede hüküm sürmüş, temelinde İslam dininin prensiplerinin olduğu, bugünkü Batı medeniyeti karşısında gerilemekle beraber varlığını hâlâ devam ettiren, farklı etnik unsurlardan oluşan Müslümanların kurdukları medeniyetin adıdır.
Toplu halde yaşayan insanlar her zaman hastaları tedavi etmenin ve korumanın gerekli olduğunu düşünmüşlerdir. Nitekim hastaların tedavisi ve bakımı konusunda tarih boyunca şu veya bu şekilde çalışmalar yapılmış ve tedbirler alınmıştır. İnsanların temel gereksinimlerini karşılayacak şekilde düşünülmüş olan bu tedbirler, her zaman onların yaşadıkları devirlerin sosyal ve ekonomik şartlarına sıkı sıkıya bağlı kalmıştır.
İslâm eğitim tarihi içinde yükseköğretim faaliyetleri bugünkü anlamda da fakültelere karşılık gelen eğitim kurumlandır. İslam’ın ilk asırlarında eğitim öğretim faaliyetleri daha çok âlimlerin denetiminde mescit ve camilerde yürütülürdü. Hicri 3. asır ile 5. asır arasında başta Horasan ve Maveraünnehir olmak üzere İslam dünyasının ilim merkezlerinde bu eğitim kurumlan kurulmaya başlanmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabul ettikten sonra İslam bilim tarihine katkıları büyük olmuştur. Büyük Selçuklu hükümdarı Alparslan’ın emriyle veziri Nizâmülmülk tarafından 1066 yılında Bağdat'ta kurulan bu kurumda, İslâmî bilimlerle birlikte edebiyat, matematik, felsefe gibi dersler de okutulmuş ve ileri düzeyde sistematik olarak yüksek öğretim faaliyetleri yapılmıştır.