Ünite Tekrar Testleri - 7

“Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindeki ve arkalarındaki (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O; göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O; yücedir, büyüktür.” (Bakara suresi, 255. ayet.)

ikiniz birlikte Firavun’a gidin. Çünkü o, sınırı aştı. Yine de ona söyleyeceklerinizi yumuşak bir üslüpla söyleyin. Belki
öğüt alır korkar.”
(Tâhâ suresi, 43-44. ayetler.)

“...O kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onun sonsuz gücü gökleri ve yeri kaplar...”

Aşağıda Mısır piramidi, Kızıldeniz ve Tevrat kutsal kitabının görseli yer almaktadır.

Yirmi sene önce ailemle birlikte Marmara gezisine katılmıştım. Geçenlerde gezi günlüğümü okurken içim burkuldu.
Henüz 10 yaşlarımda olmalıydım. Düzce’den geçerken yıkık evler görmüştük. Yüzlerce ev yerle bir olmuştu. Şehir
âdeta talan edilmiş gibiydi. Babama sebebini sorduğumda “Bu bölgede büyük, şiddetli bir deprem meydana geldi
yakın zamanlarda. Bazı evlere hiçbirşey olmazken bazıları yerle bir oldu. Binlerce insan evsiz kaldı. Çok can kaybı
vardı.” şeklinde açıklama yaptı. Neden bazı evlere hiçbir şey olmamış diye çocuk aklımla düşündüm durdum. Şimdi
anlıyorum ki depremden korunmak çok da zor değil; sağlam evler yaparak, malzemeden çalmadan inşaatlar yaparak
bu sorun ortadan kalkabilir.

“Biz önceden onun, başka süt anneleri kabul etmesini engellemiştik. Bunun üzerine ablası ‘sizin adınıza onun
bakımını üstlenecek üzerine titreyecek bir aile bulayım mı?’ dedi. Böylelikle biz annesinin gönlü rahat etsin gam
çekmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye onu annesine geri verdik; fakat oradakilerin çoğu bunu
bilmiyorlardı.”
(Kasas suresi, 12-13. ayetler.)

Hz. Musa (a.s.) ve Hz. Harun (a.s.), Zalim Firavun’un
doğru yolu bulması ve Allah’a iman etmesi
için çok uğraştılar. Ancak Firavun inadına ve nefsine
yenik düştü. Tüm çabalara rağmen imana gelmedi,
küfürde ısrarcı oldu ve insanlara zulmunü artırdı.
Bunun üzerine Hz. Musa (a.s.) kavmini topladı
ve Filistin’e gitmek üzere yola çıktı. Firavun bunu
fark edince Hz. Musa’yı (a.s.) takip etmeye başladı.
Kızıldeniz kıyısına geldiklerinde Hz. Musa’ya (a.s.)
Allah tarafından asasını denize vurması emredildi.
Deniz Allah’ın izni ile ortadan ikiyi ayrıldı, burada bir
yol oluştu. Bu yoldan Hz. Musa (a.s.) ve kavmi karşıya
geçmek üzere yürümeye başladılar. Firavun ve
ordusu da peşleri sıra denizin ortasındaki yolda yürümeye
başladılar. Hz. Musa ve kavmi karşıya erişince
Kızıldeniz tekrar kapandı ve Firavun, ordusu ile birlikte boğularak öldü.

Bu metinden hareketle,

I. Hz. Musa (a.s.) Allah’ın yardımı ve mucizesini görmüştür.
II. Yüce Allah, kendisine iman etmeyenleri önce uyarmış sonra helak etmiştir.
III. Hz. Musa’nın (a.s.) kavminin bir kısmı da boğularak helak olmuştur.

I. Allah ile aracısız konuşması
II. Kızıldeniz’i ikiye ayırması
III. Asasının büyük bir yılana dönüşmesi
IV. Bebek yaşta konuşması

• “Sakın oturduğunuz yerden, Allah’ım rızkımı ver deyip durmayın. Biliyorsunuz ki gökten ne altın yağar ne de gümüş.”
(Hz. Ömer)
• “ El âlem harman kaldırırken vaktiyle tohum ekmemiş olmak ne gevşekliktir.”
(Sadi Şirazi)