7.Sınıf : Türkçe 3.Ünite : Paragraf - Yardımcı Düşünce - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Oktay Sinanoğlu Hakkında Bilinmeyenler
• 1963’te 50 senedir neticelenmeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında “tam profesör” unvanını almıştır. 20. yüzyılda ABD’deki Yale Üniversitesinde bu sanı elde eden en genç öğretim üyesidir.
• 1973’te Almanların en saygın ödülü olan “Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü”nü kazanan ilk Türk bilim adamıdır.
• Oktay Sinanoğlu, dünyada yeni tesis edilmeye başlanan moleküler biyolojinin ilk profesörlerindendir. Pek çok yerde konferanslar vermiş, sayısız başarılar kazanmıştır.
• 1993’te Yale Üniversitesindeki profesörlük görevlerinden emekli olarak Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümünde profesörlüğe getirilmiştir. Buradan da 2002’de emekli olmuştur.
Düşünce ve sanat adamları sözleri ve yazılarıyla dile değer kazandırırlar. Bu işi, dile yenilikler getirmekten çok onu bükmek, olanaklarını çoğaltmak, gücünü artırmak yoluyla yaparlar. Yeni sözcükler getirmezler. Onları zenginleştirirler, anlamlarını ve kullanımlarını sağlamlaştırır, derinleştirirler. Onlara alışılmamış bir çeşni verirler ama bunu da dört bir yanı düşünerek ustalıkla yaparlar. Zamanımızın yazarlarına bakınca herkesin harcı olmadığı anlaşılıyor bu işin. Bu yazarlar konuşmayı küçümseyerek cüretli işlere girişiyorlar. Ama hünersizlik ve zevksizlik yüzünden yaya kalıyorlar. Ortaya bir sürü zoraki tuhaflıklar; soğuk, anlamsız ve yapmacık bir üslup çıkarıyorlar. Bunlar anlatılmak istenen şeyi yükseltecek yerde alçaltıyor. Yenilik oldu mu bayılıyorlar. İşe yarayıp yaramadığı umurlarında değil. Yeni bir sözcük kullanmak isteğiyle eskisini atıyorlar, çoğu kez de attıkları sözcük yenisinden daha kuvvetli, daha diri duruyor.
Dünyanın hızla küreselleşmesi ve sanayide yaşanan hızlı değişimler doğamızda birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir. Bu olumsuzlukların başında çevre kirliliği gelmektedir. Aslında en büyük sorunumuz, küreselleşme ya da sanayide yaşanan hızlı değişimler değildir. Asıl sorun, insanların bilinçsiz olması ve çevrenin insan eliyle kirletilmesidir. Evlerde kullandığımız kömürün havaya karışması, biyolojik ve kimyasal silahların kullanılması, ormanlara zarar verilerek doğal yapının bozulması ve tarım ilaçlarının toprağa karışması insan eliyle çevrenin kirletilmesine birer örnektir. Fabrikaların bacalarına filtre takılması, atıkların doğaya kayıtsızca atılmaması ve geri dönüşüme kazandırılması bile birçok problemi ortadan kaldıracaktır. Burada da bize önemli bir görev düşüyor. Çevre temizliği konusunda çeşitli tedbirler almalıyız. Doğamıza sahip çıkıp insan faktörünün çevre kirliliği üzerindeki etkisini ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atmalıyız. Gerekirse bu konuda yasalar yoluyla caydırıcı cezalar verilmelidir.
Çevrenin özellikleri ve içinde bulunduğu şartlar tüm canlıları olduğu gibi insanları da pek çok açıdan etkiler. İnsanın kendini geliştirmesinde ve kişilik özelliklerini kazanmasında çevre çok önemli bir etkiye sahiptir. İnsanlığın varoluşundan bu yana insan ve çevre karşılıklı ilişki içindedir ve insan çevreyi kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. İçinde bulunduğumuz çevreyi iyileştirmek ya da yaşanılmaz bir yer hâline getirmek biz insanların elindedir. Biz çevremizi temiz tutarak korursak çevremiz bir cennet bahçesine döner. Sanayi Devrimi ile birlikte üretimin artması, dünya ekonomisinin gelişmeye ve bütünleşmeye başlaması, artan ürün çeşitliliği ve tüketimdeki anlayışın değişmesiyle daha çok kaynağa ihtiyaç duyulmuştur. Bu kaynakların bilinçsizce kullanımı da ne yazık ki doğal kaynakların hızla tükenmesine neden olmuştur. İnsanoğlu bilinçli olsaydı hem çevre kirlenmez hem de doğal kaynaklar tüm dünyaya yeterdi.
Alanya Kalesi, Antalya’nın ilçesi Alanya’nın simgelerinden biridir. Kuzeyinde Toros Dağları, güneyinde Akdeniz’in bulunduğu denizden yaklaşık 250 metre kadar yükselen bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Surlarının uzunluğu toplam 6,5 kilometredir. Eski dönemlerde “Kandeleri” olarak adlandırılan kale, Helenistik Dönem’de inşa edilmiştir. Kale, 1221 yılında kenti alan Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından restore ettirilmiştir. Kalede toplam 83 kule ve 140 burç vardır. Surların içine, kentin su gereksinimini sağlamak üzere 1200 kadar sarnıç yapılmıştır. Sarnıçların bir kısmı bugün bile kullanılmaktadır.