10. Sınıf: Felsefe - 10. Ünite : Felsefi Okuma ve Yazma - Felsefi Okuma ve Yazma - Ünite Tekrar Testi
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
J. Dewey her zaman toplumun biçimlenmesinde eğitimin
çok önemli olduğunu, çünkü zeka, davranış ve bilginin değişebileceğini
savunmuştur. Ona göre, insan çevresine düşünerek
uyarlanır. Doğruluk kavramı görecelidir ve deneyim
yoluyla oluşur.
Nietzsche'ye göre duyularımız, parçası olduğumuz gerçekliğin
akışını bize bildirme görevindedir. Filozoflar ise akışkan
olan bu gerçeği durdururlar. Bu yüzden gerçeklikle ilgili söylenebilecek
yargılar gerçeklikten kopuklukları nedeniyle yanlış
olmaya mahkumdur.
Metafizik bize, var olanın görünüşünün ardında asıl varlık olduğunu
düşündürür, varlığı olduğu gibi ele almaz. Bu asıl
varlığa “kendinden varlık” der. Deneyin ötesinde kendi başına
var olan bir varlık düşüncesine yönlendirir ve bu varlığı
kanıtlamaya çalışır. Amacı kosmosu, Tanrı'yı, ruhu kanıtlamaktır.
Bir şair körfezin insana hissettirdiği duyguları hayal gücüyle
ve kendi duyguları aracılığıyla aktarırken, bir kimyager körfez
suyunu oluşturan bileşenleri en yalın haliyle olduğu gibi
aktarır.
Yaşam için önsezi, önsezi için bilgi gereklidir. Kaderi değiştirmek
içinse önsezilerimize güvenmek gerekir. Bu anlamda
Aristoteles'in merakı, bilgi edinme gereksiniminin önemini
gösterir niteliktedir. Dünyanın bilgisini edinemezsek, dünyayı
kontrol altında tutamayız.
Leippos'a göre varlık ya da madde parçalara ayrılabilir. Parçalar
yeni varlık ve tözler çokluğunun çıkmasını sağlar. Buna
rağmen bu onun sonsuza kadar bölünebileceği anlamını taşımaz.
Spinoza'ya göre, başka araç kullanmaksızın aklın sezdiği ilk
gerçeklik bilginin kaynağıdır ve olduğu gibi doğrudur. Ancak
bu doğrular bulunduğunda gerçek bilgiye ulaşılabilir.
Toplumsal, siyasi koşulların bozulmaya başladığı günlerde,
eski düzenin bozulmasına bağlı olarak her türlü inançtan
yoksun insanların çoğalması Hindistan'da Buda'yı, Çin'de
Konfüçyüs'u, Yunanistan’da Sokrates'i ortaya çıkardı.
Felsefi düşünürler ülkelerine ait değildirler. Onları anlayan,
onlara ihtiyaç duyan insanlara aittirler. Örneğin Descartes
onu kavramamış bir Fransız'ın değil, onunla ilgilenen başka
bir ülkenin aydınının Descartes'ıdır.
Thales suyu, Anaksimenes havayı ve Herakleitos ateşi doğa
olaylarının kaynakları olarak göstermeden önce insanlar bu
olayların kendinden güçlü olan bilinmeyen varlıklar tarafından
meydana getirildiğini düşünmüş ve büyüye başvurmuşlardır.