10. Sınıf: Felsefe - 10. Ünite : Felsefi Okuma ve Yazma - Felsefi Okuma ve Yazma - Ünite Tekrar Testi
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Evrende olup biten olgular çeşit ve sayı yönünden sonsuzdur.
Bilimin bunları tümü ile ilgilenmesi hem gereksiz hem
de olanaksızdır. Bu nedenle bilimsel araştırmaya konu olan
olgular, tüm olguların küçük bir parçasını kapsamaktadır.
-Dogmatizm'e göre, insan zihni, varlık hakkında kesin bilgi elde edebilir.
-Septisizm'e göre, hiçbir doğru, kesin ve genel geçer bilgi elde edilemez.
-Kritisizm'e göre, olaylar hakkındaki bilgilerimiz kesin, zorunlu ve genel geçer olabilir.
- T. More, “Ütopya” adlı eserinde para ve bireysel mülkiyetin yer almadığı, mutlak eşitliğe bağlı,
- T. Campanella, “Güneş Ülkesi” adlı eserinde bilim ve felsefenin egemen olduğu, her türlü eylemde bütünün iyiliğinin ölçü alındığı,
- Francis Bacon ise, “Yeni Atlantis” adlı eserinde bilim ve onun verilerinin tek dayanak olduğu
bir toplumsal düzeni savunmuştur.
Machiavelli, “Prens” isimli eserinde insan tabiatını nankörlük,
riyakarlık ve açgözlülük gibi kötü vasıflarla tanımlar.
Ona göre, başarılı olmak isteyen bir yönetici de bu kötü
tabiatlı insanlara gerektiğinde kötü davranmaktan çekinmemelidir.
İnsanlar babalarının ölümünü, miraslarının kaybından
daha çabuk unuturlar. Bunun için Prens, mülkiyet
hakkını korumalı ve halkın nefretini kazanmamalıdır. Prensin
gücünü ve yetkilerini sınırlandıracak bir yasa düşünülemez.
Dini kurumlar yönetimde söz sahibi olmamalıdır. Fakat
Prens dindar görünmelidir.
Bir kuramı diğerine tercih etmek ya da bir kuramın diğerinden
daha çok olguyu daha kesin şekilde açıkladığını savunmak
için başvurulacak mantıksal sınama işleminin, her türlü
oluşsal, psikolojik ve tarihsel sorundan tamamen ayrı tutulması
gereklidir. Bilim, ancak bu tür kaygılardan bağımsız olduğunda
inşa edilebilir.
Düşünme, doğuştan gelen bazı yatkınlıklara dayalı olmasına
karşın, öğrenmeyle gelişen bir etkinliktir. Bu açıdan,
büyük düşenceler de dahil herkes “düşünme öğrenicisi”
sayılabilir. Düşünmek bir çeşit borçlanmayı da beraberinde
getirir. Düşünme sürecinde borcumuzu “yanlış”la öder, karşılığında
“doğru”yu alırız, insanoğlu yanlış yapmaktan kurtulamayacağına
göre, bu süreç asla bitmez. Her seferinde
bilginin kristal kalesini yıkar, sonra yeniden daha yükseğini
kurmaya başlarız.
Felsefe, bütün alanların problemlerini içine alan bir bilgidir
ve felsefenin kimyada olduğu gibi labaratuvar deneyleriyle
sınanacak bir yanı yoktur.
“ insanların ilk önceleri balık biçiminde olduklarını, zamanla
bu balık derisinin atıldığını söyleyen ve öğrencilerine balık
etini yasak eden Anaksimandros felsefesi, eski kutsal balık
totemi anlayışından kalma bir düşüncedir.”
VVİttgenstein’in “Söylenebilecek olan her şey, açık bir biçimde
ifade edilmelidir; üzerinde konuşulmayacak konularda
susulmalıdır.” sözlerini Carnap, “Açık olmak ise olgularla
denetlenebilen nitelikte önermeler oluşturmaktır.”
diyerek destekler.
Spinoza'nın dinsel dogmaları eleştirmesi üzerine, ona dini
rencide etmeden felsefe yapması öğütlenmişti. Hatta bu
şartı kabul ederse önemli bir üniversitede felsefe profesörlüğüne
getirileceği söylenmişti. Buna karşılık Spinoza, belirli
sınırlar içinde kalarak felsefe yapmanın mümkün olmadığını
bu nedenle de teklifi kabul edemeyeceğini söylemişti.