11. Sınıf - Felsefe - 1. Ünite : MÖ 6. Yüzyıl - MS 2. Yüzyıl Felsefesi - MÖ 6. Yüzyıl - MS 2. Yüzyıl Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Protagoras'ın dış dünyaya ilişkin bilgisinin temelinde duyu organları bulunmaktadır. Ancak her insanın algısı, tat alması, koku alması kişiden kişiye değişmektedir. Öznel koşullar kişinin algılama niteliğini belirlemektedir. Dolayısıyla izlenimlerimizin doğruluğu öznel koşullarımızdan bağımsız olmayacak, şeyler onu algılayana göre belirlenecektir. Bunun nedeni onların varoluşlarının ölçüsünün insan olmasından kaynaklanır.
Felsefe başlangıçta, evreni anlamak için çok çaba sarf ediyor. Fakat onu çözümlemeye yetmiyor. Açıklamaları yarım ve varsayımdan ibaret kalıyor. Bunun üzerine insan, düşüncesine yansıyan tabiat gözlemini bırakarak kendi kendini incelemeye geçiyor.
İlk filozof Thales, her şey sudan çıktığını, hayatın kaynağının okyanus olduğunu belirtir. Aristoteles, Thales’in böyle bir düşünceye tabiatı gözleyerek varmış olabileceğini ileri sürer. Su, canlı hayatı için şarttır. Her şey su ile ürün verir. Tohumlar yaşlık içinde gelişir. Thales’e göre, canlı varlıkların kaynağı olarak su, bir tek asıl maddedir. Bu asıl madde canlıdır ve canlıları yaratma gücüne sahiptir. Aristoteles’in bildirdiğine göre, asıl maddede bir canlılık veya yaratıcılık kudreti bulunduğunu kabul eden bu anlayış, aynı zamanda, Tanrılarla dolu olduğunu da kabul etmektedir.
Tanrı ve tanrıçalarla bezeli açıklama ve yanıtlar bir yerden sonra insanı tatmin etmez olur ve insan sorular üzerinde artık kendisi düşünmeye başlar. Din ile geleneğin verdiği yanıtlarla yetinmeyip bilmek, anlamak istediğine kendi aklı ile, kendi görgüleriyle ulaşmaya çalışır. işte o zaman, insanın kendi bulduklarıyla dinin, geleneğin sunduğu tasarım arasında bir çatışma başlar. Böylelikle insanın dinin açıklamalarına gözü kapalı inanmaz olmasıyla, bunların doğrusunu, eğrisini ayırmaya koyulmasıyla felsefi düşünme doğmuştur.
İlk Çağ Grek ya da Yunan felsefesi çeşitli özelliklere sahiptir.
Felsefe öncesi Antik Yunan inanışında tanrıların, tanrıçaların, kahramanların ve yaratıkların yol açtıkları, karıştıkları birçok hikaye anlatılır. Bu hikayeler, savaş gibi tarihi olayların veya doğa olaylarının açıklamasını yaptıkları gibi, evrenin nasıl meydana geldiğine dair de olabilirler. Bir din veya bir halkın kültüründe tanrılar, kahramanlar, evren ve insanın yaratılışına dair sözlü ve yazılı efsaneler olarak da tanımlanır.
Mitolojide, “Bu evren nereden gelip nereye gidiyor? Bu dünyada insanın yeri ve yazgısı nedir?’’ biçiminde felsefenin temel soruları üzerinde de durulmuştur. Ancak bu sorulara verilen cevaplar hiçbir kuşku duymadan, tartışmadan, sorgulamadan oldukları gibi benimsenmiştir. Bu nedenle felsefi düşünce sayılmazlar
ilk Çağ’da Mısırlılar, tarımda oldukça faydalanılan Nil ırmağının su hacmini ölçme, Nil nehrini kontrol etme, mevsimleri, alınacak ürün miktarını doğru hesaplama gereği duymuşlardır. Bu da özellikle matematik ve geometri bilimlerinin gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.