12. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 2. Ünite: Hikaye - Mili Edebiyat Dönemi Hikayesi - Test Çöz - Online test çözme sitesi. 2023 MEB kazanım konularını içeren testleri çöz, optik forma işaretle. Bilgisayardan, telefondan vaya tabletten binlerce soru çöz.
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Ben, işte, edebiyattan vazgeçtikten sonra araştıracağım fenlere, ilimlere çalışırken bu tasfiyeye yardım edeceğim ve nura ve hakikate muhtaç Türkleri Asya’nın karanlıklarına götürmeye çalışmayacağım. Çalışmamızın esasını teşkil edecek noktalar pek basittir. Eserlerde Arapça, Farsça terkiplerin hiç lüzumu yoktur. Bunlar ancak süs içindir. Kimin gösterecek, teşhir edecek fikri yoksa onları çok kullanmıştır. Eğer terkipler terk olunursa tasfiyede büyük bir adım atılmış olmaz mı? Tabii lisan, konuşulan lisandır.
- Palanka kalesine Kuru Kadı’nın kumandanlık edecek olması ve kaleye düşmanların elçi göndermesi,
- Elçinin kaledekilere teslim olmalarını teklif etmesi ve kaledekilerin savaşmaya karar vermeleri,
- Savaşmak için Cuma namazını kılmayı beklemeleri ve savaşın başlaması,
- Kuru Kadı'nın Deli Mehmetin elinde başıyla savaşmasını görmesi,
- Akşamleyin savaşın bitmesi ve Deli Mehmetin defnedilmesi,
- Kuru Kadı’nın bu olaydan etkilenip değişik hâllere girmesi,
- Bu olaydan yıllar sonra Kuru Kadı ve Deli Hüsrev’in birlikte şehit düşmeleri
Millî Edebiyat Dönemi hikâyecilerindendir. Selanik'te çıkan Genç Kalemler dergisinde yayımladığı Yeni Lisan makalesinde sade halk dilini savunan bir idealist olarak yazı hayatına başladı. Millî edebiyat davası uğruna çalıştı; eserlerini Yeni Mecmua, Şair. Büyük Mecmua gibi dergilerde yayımladı. Konularını gündelik hayattan, çocukluk ve askerlik anılarından, tarihten, menkıbe, fıkra ve efsanelerden aldı. Eserlerinde tasvir ve tahlile değil, olaya önem verdi ve olay hikâyeciliğinin en önemli ismi oldu.
Daha çok Küçük Paşa romanıyla tanınan Ebubekir Hazım Tepeyran, daha çok tarih ve hatıralara dayanan hikâyelerini, iyiler-kötüler zıtlığından doğan çatışmalar üzerine kurar. Kendisi iyilerden taraf olarak objektifliğini kaybeder. Bu yönleriyle hikâyelerini ----- temelinde inşa ettiği görülmektedir.
İster misiniz size, benim gençlik hayatıma karışmış -yalnız karışmış değil ona hâkim olmuş - bir binbir gece masalı nakledeyim? Bundan kırk, kırk beş sene evveline dayanan bir masat! Eski... Fakat şu nehrin kenarına ve şu karşıki sahile ait bir masal! Hâlâ o kadar taze ve benim için şu dakika o kadar düne ait...
Fecriâti’de başladığı yazın hayatına “Yeni Lisan” hareketinde devam etmiştir. Çok renkli bir edebi ve siyasi kişiliğe sahiptir. “Kirpi” takma adıyla mizah dergilerinde ittihat ve Terakki aleyhinde yazdığı hicivlerden dolayı 1912’de sürgüne gönderilmiştir. 1922'ye kadar Anadolu’da 19221938 yıllan arasında ülke dışında sürgünde yaşamıştır. Bu iki sürgün ona en önemli iki eserini kazandırmıştır: Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri.
II. Meşrutiyet'ten sonra bütün benliği ile Türkçülük/milliyetçilik düşüncesini benimseyen Ahmet Hikmet, bu dönemde kaleme aldığı on sekiz hikâyeyi ----- adıyla kitaplaştırmıştır.
Bu kitabı “Bu kitabı sizi düşünerek sizin için yazdım. Bela gecelerinde, yaşım sızarak, yüreğim sızlayarak yazdım. Ey Türk! Bu satırlarda mazinin destanlarını, hâlin hicranlarını söylemek ve inlemek istedim.” cümleleriyle ‘Türkeli Zeybekleri'ne ithaf eder. Türk’ün yiğitlik, kahramanlık, asillik, incelik gibi değerlerini sezdirmek ister. Mesala “Üzümcü'de, sokakta gördüğü bir satıcının sesi, tavırları ve vücudunda, Türk ruhu ve kimliğinin kristatize olmuş örneği durumdaki Mehmetçik’i görür.
(I) İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra ortaya çıkan Millî edebiyat akımıyla birlikte hızlı bir gelişme gösteren dilde sadeleşme hareketi ve Türkçülük, öykücülüğümüze de yeni bir hız kazandırmıştır. (II) Ömer Seyfettin, “Çehov” öykü tekniği ile millî duyarlılıkları, toplumsal sorunları hikâyelerinin konusu yapmıştır. (İli) Bu dönem sanatçıları, hikâyelerinde bilinçli olarak ilk kez İstanbul dışına çıkmaya başlamış ve bu tutum, bir “memleket edebiyatının gelişmesine ortam hazırlamıştır, (IV) Refik Halit Karay'ın Memleket Hikâyeleri bu çabaların ilgi çekici örnekleri arasında yer alır. (V) Bu dönemde Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da yazdıkları öykülerle Türk öykücülüğümüzün gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır