11. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 2. Ünite: Hikaye - Noktalama İşaretleri Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Hasan Efendi ( ) soğuk bir kış günü paltosuz gezmektedir. Kürk giymiş zengin bir tanıdığıyla karşılaşır. Zengin adam, Hasan Efendi’yi kızdırmak amacıyla sorar ( ) “Nasıl ( ) hava epeyce soğuk ( ) değil mi ( )”
Osmanlı sarayında Uygur alfabesiyle (I) çeşitli eserler yazılmıştır (II) Türkler (III) Uygur alfabesinden sonra Arap alfabesini kullanmışlardır. Ancak zamanla Türk dünyasının önde gelen fikir adamları (IV) Arap alfabesinin Türkçenin fonetiğine uygun olmadığını belirtmişlerdir (V)
Virgül, tırnak içine alınmamış aktarma cümlelerinin sonunda tırnak işareti yerine kullanılır.
I. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur.
II. Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime veya bölümlerin yerine konur.
III. Seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konabilir.
IV. Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır.
V. Öğeler arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.
I. Satıra sığmayan sözcükler bölünürken satır sonuna konur.
II. Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur.
III. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları ayırmak için konur.
IV. Karşılıklı konuşmalarda konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur.
V. Sıralı cümleleri ayırmak için kullanılır.
Sanatçı ( ) halktan kopmayan ( ) halkının yaşantısını ( ) özlem ve duygularını yapıtlarında dile getirendir. Ülkemizde sanatçı kimliğiyle tanınan pek çok kişi ( ) yapıtlarında bunu yapmadığı için gerçek bir sanat yapıtı verememiştir. Klasik yapıtlara imza atan sanatçılar ise bu özelliklerini yapıtlarına yansıtmıştır. Yunus Emre, Karacaoğlan, Fuzuli böyle olmasalardı bugüne kalabilirler miydi ( )
(I) Gerçek yazarlar, kaleme aldıkları her yapıtta farklı bir dil kullanırlar. (II) Onlara göre her yapıt aynı değildir. (III) Köyün ve köylünün hayatını yansıtan bir yapıtta ona uygun bir dil, İstanbul’daki konak hayatını yansıtan yapıtlarda ise farklı bir dil... (IV) Hayatın bir kesitini ve bu kesit içindeki insanların psikolojik tasvirlerini anlatırken, dilleri de durağandır. (V) Çünkü, bilirler ki bir dağı dalgalı deniz gibi anlatmak olanaksızdır.