10. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 2. Ünite : Hz. Muhammed ve Gençlik Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Bu sahabi Mekke’nin en varlıklı ve saygın ailelerinin yere göğe sığdıramadığı, Mekke’li kızların hayallerini süsleyen yakışıklı bir delikanlı olmasına rağmen her şeyi bir kenara bırakıp Allah ve Resulü’nü tercih etmiş, başta annesi tarafından birçok işkenceye maruz kalmasına rağmen davasından geri dönmemiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) Birinci Akabe Biatı'na katılan Medineli Müslümanların talebi üzerine, öğretmen olarak Medine’ye gönderdi. O, hitabet güçlü, güler yüzlü, samimi bir kimseydi. O güne kadar nazil olan ayeti kerimeleri ezbere biliyordu. Allah’a çağıran, salih amel işleyen özü ve sözü güzel davetçi Medine’ye hareket etti.”
Bir gün Hz. Muhammed (s.a.v.) yaptığı şakalarla insanları güldüren birisine elindeki asa ile dokunmuş ve canını incitmişti. Kısas isteyen bu sahabi'ye karşı Allah Rasulü yumuşak davranmış ve kısas isteğini de kabul etmişti. Ancak, asanın vücuduna değdiği anda bedeninin çıplak olduğunu ileri süren bu şahıs, herkesin huzurunda Rasulullah'ın da elbisesini açmasını isteyince Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından bu istek de kabul edilmiş ve adam alelacele yerinden kalkıp Allah Rasulü'nü kucaklayarak öpmeye başlamıştı. Ardından da, “Ey Allah’ın Rasulü! Aslında benim istediğim de buydu” demişti.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatını ve sahabiyi düşündüğümüzde, her nedense hep olgun ve yaşlı insanlar canlanır zihnimizde. Kırk yaşındayken peygamberlik görevine başlayan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) etrafındaki ilk Müslümanlara baktığımızda, onlardan çoğunun gençler olduğunu görürüz.
Hz. Aişe’nin sosyal ve kültürel yönünün kuvvetli olması, anlama kapasitesinin yüksek ve kuvvetli hafızası olması, öğrenip öğretme aşkına sahip olması, Rasûlullah hayatta iken Kur’an’ı ve sünneti çok iyi kavramış Rasullullah’a birçok konuda sorular sorması onun ilminin temellerini oluşturmuştur. Arap dilini çok iyi bildiği için etkin bir konuşma yeteneğine sahip idi. Kur’an’ı ve hadisleri hem nakletti hem de açıklayıp yorumladı. Hadisleri, Kur’an-ı Kerim’e uymayan bir şey içerip içermediği açısından inceledi. Bazı sahabilerin hadis rivayet ederken yaptıkları hataları düzeltti. Hadislerin doğru anlaşılması konusunda İlmî yöntemler ortaya koydu. Yeni ortaya çıkan problemler hakkında Kur’an ve hadislerden hareketle hüküm verdi.
Onun evi; ilim, irfan, irşat ve danışma merkezi gibiydi. Bu mütevazı ev, kadın erkek, büyük küçük birçok kimsenin kendisini dinlediği, sorularına cevap aldığı bir ilim ocağı oldu. Onun sayesinde Medine, İslam ilimlerinin temellerinin atıldığı bir şehir olmuştur. Her yıl hac için gittiği Mekke'de kendisine sorulan sorulara cevap verdiği gibi mektuplarla gelen soruları da cevapsız bırakmamıştır.
I. Yaşadığı toplumsal çevreye uygun giyinmesi
II. Temizliğe çok önem vermesi
III. Geçimini sağlamak için bir dönem çobanlık yapması
IV. Mideyi tıka basa doldurmamayı öğütlemesi
V. Yediği yemeklerin, kullandığı eşyaların hep kendi toplumuna ait olması
Hz. Muhammed (s.a.v.) tebliğ görevine Medine’de de devam etti. Medine’de önce bir mescit yaptırdı. Bu mescidin yanına “Suffa” adı verilen bir yer inşaa ettirdi. Hz. Muhammed (s.a.v.) mescitte namaz kıldırmanın yanında, Müslümanlara nasihatte bulunur, onları yetiştirme adına çalışırdı. Yetiştirme çalışmalarını Suffa denilen yerde yapardı. Burada kalanlar peygamberin sohbetlerine katılır, dini öğrenirlerdi. Okur-yazar olanlar da Kur’an öğretimine yardımcı oluyorlardı.
Mus’ab b. Umeyr (r.a.), keskin zekasını ve tebliğ faaliyetlerinin inceliğini bilmesiyle birleştirmiştir. Hem Müslümanlara dini emir ve uygulamalarının tâlimi, hem de Müslüman olmayanlara İslam’ı anlatacak olması, ayrıca Evs ve Hazrec arasındaki geçimsizlik onun ne kadar hassas davranması gerektiğini ortaya koymaktadır. Mus’ab (r.a.) oraya gitmekle, yeni İslam yurdunun temellerini de atmış oluyordu.
Hz. Muhammed’e, (s.a.v.) öğretmen olarak gönderilmişti. Bu gerçeği, bizzat kendisi defalarca ifade etmişti. Önceleri Daru’l- Erkâm’da, daha sonra Suffe’de öğretmenlik yapmış, sahabi neslini yetiştirmişti. İnsanlığa örnek bir nesil olan sahabinin içinden de öğretmenler yetişmişti. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yetiştirdiği bu öğretmenleri farklı şehirlere ve ülkelere öğretmen olarak gönderilmiştir. Bu sahabi de İslam’ın ilk öğretmeni olmuştur. Medine’de pek çok kişinin gönlünde iman çiçeklerinin açmasına vesile olmuştur. O’nun gayretleriyle birbirleriyle devamlı olarak çatışma hâlinde olan Evs ve Hazrec kabileleri kardeş olmuştur.