Ünite Tekrar Testleri - 6

• İslam’ın ilk öğretmeni olarak bilinir.
• İlimdeki üstünlüğünün yanı sıra aynı zamanda savaşlarda sancaktarlık yapacak kadar büyük bir kahramandır.
• Uhud Savaşı’nda şehir olan sahabelerden birisidir.
• Zengin bir ailede dünyaya gelmiş ancak İslam’ı kabul ettikten sonra ailesi tarafından dışlanmış ve fakir duruma düşmüştür.
• Uhud Savaşı’nda şehit olunca üzerini yeteri kadar örtecek elbise dahi bulunmamıştır.

Kur’an-ı Kerim’de kendisinden çokça bahsedilen peygamberlerden birisi de Hz. Yusuf’tur. Hz. Yusuf, kardeşlerinin kıskandığı bir çocuk idi. Kardeşleri Hz. Yusuf’a karşı kıskançlıklarından dolayı ondan kurtulmak istiyordu. Bu kurtulmanın yolunu da onu kuyuya atarak gerçekleştireceklerdi. Sonunda bu kötü fiili kardeşine yaptılar ve Hz. Yusuf’u kuyuya attılar. Kuyunun yanından geçen bir kervan Hz. Yusuf’u kuyuda gördüler, onu oradan çıkardılar ancak onu Mısır’a köle olarak sattılar. Mısır'da padişahın sarayında çalışan Hz. Yusuf burada da maalesef padişahın hanımının çirkin iftirasına maruz kaldı. Zira padişahın karısı Hz. Yusuf’tan çirkin isteklerde bulundu ve O (a.s.) bu istekleri reddederek iffetini korudu.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra Mekkeli Müslümanlar ile Medineli Müslümanlar arasında yapmış olduğu kardeşlik anlaşmasıdır. Bu anlaşma ile Mekke’deki bütün mal varlıklarını sırf İslam dinini daha rahat yaşamak için bırakanlar ve bundan dolayı yoksul duruma düşenlere Medine'deki din kardeşleri yardım eli olmuşlardır. Hatta birtakım Medineli Müslümanlar bu anlaşmanın ruhuna uyarak sahip oldukları evlerin, tarlaların bir kısmını Mekkeli Müslüman kardeşlerine hediye etmişlerdi.

Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”

(Tirmizî, Sıfatü”l-kıyâme, 1)

Henüz doğmadan babasını, altı yaşında iken de annesini kaybeden Hz. Muhammed (s.a.v.) dedesi Abdulmuttalib’in yanında kaldı. Dedesi de sekiz yaşında vefat edince amcası Ebû Talib, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bakımı ve ihtiyaçları ile ilgilendi. Hz. Muhammed (s.a.v.) ticari hayata ilk adımını amcasının yanında atmıştı. Dokuz yaşından itibaren amcası ile birlikte ticaret kervanlarına katılırdı. Şam bölgesindeki şehirlere gider, burada öğrendiği ticari ilişkileri uyguma fırsatı bulurdu.

Hz. Muhammed (s.a.v.) genç yaşlarında iken içinde bulunduğu toplumdaki sosyal ve ekonomik hayatın bunalımlarını, kötülüklerini iyileştirmek için pek çok girişimlerde bulunmuştur. Hatta bu konuda birtakım faaliyetlere de katılmıştır. Örneğin Mekke ve civar yerlerden ticaret için gelen kimselerin güvenliklerini sağlamak amacıyla kurulan Hilfu’l-fudûl’a isteyerek katılmıştır. Burada Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’deki zorbacı kimselerden tacirleri ve onların mallarını korumaya yönelik çalışmalarda bulunmuştur.

“Allah kendisine mülk verdi diye Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür.” demişti; o da: “Ben de öldürür ve diriltirim.” demişti. (O zaman) İbrahim: “Şüphe yok Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir.” deyince o inkârcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”

(Bakara suresi, 258. ayet)

“Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları hiç bir gölgenin bulunmadığı günde (kıyamette) himayesi altına alır. Adil bir yönetici, gençliğinde ibadet eden kimse, kalbi camilere bağlı kimse, Allah için seven, Allah için buluşup Allah için ayrılan iki kişi, ….., sağ elinin verdiği sadakayı sol eli bilmeyecek derecede gizli sadaka veren kişi, tenha yerde Allah’ı anarak gözyaşı döken kimse.''

(Buhârî, Zekât, 16; Müslim, Zekât, 91.)