11. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 2. Ünite : Kur’an’a Göre Hz. Muhammed Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Bir bedevi Hz. Muhammed’e (s.a.v.):
“Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sordu. Hz. Muhammed (s.a.v.): “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. O kişi de:
“Allah ve Resulünün sevgisini.” dedi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v.):
“O halde sen, sevdiğin ile berabersin.” buyurdu.
(Müslim, Sahih, Birr ve Sıla,45/50)
"Andolsun, Allah’ın Resülü’nde sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”
(Ahzâb suresi, 21. ayet.)
Mekkeli müşriklerin Hz. Muhammed’i (s.a.v.) peygamber olarak kabul etmemelerinin bir sebebi de onun bir insan olmasıydı. Zira onlar, Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını kendilerine aktaracak olan varlığın, insanlardan değil melek ve benzeri bir varlığın olması gerektiğini düşünüyorlardı. Böylesine önemli bir görevi ancak insanüstü güçlere sahip bir varlık yerine getirebilirdi. Halbuki Mekkeli müşrikler Allah’ın (c.c.) peygamberleri insanlar arasından seçip göndermesinin hikmetini anlayamıyorlardı. Eğer yeryüzünde gezenler melekler olsaydı elbette Allah (c.c.) onlara elçi olarak bir meleği gönderirdi. Çünkü her varlık kendi cinsinden olan varlık ile kolayca iletişim kurabilir, empati yapabilir, anlaşabilir. Allah (c.c.), insanlara peygamber olarak melek gönderseydi insanlar o meleği kendilerine örnek alamazlardı. Onunla iletişim kuramaz, kendi dilleri ile anlaşamazdı. Dolayısıyla peygamber göndermenin asıl amacı da gerçekleşmemiş olurdu.
İnsanlardaki merhamet duygusu, Allah’ın (c.c.) verdiği bir nimet ve lütuftur. Acıma, yufka yüreklilik, ilgi gösterme şeklinde kendisini gösteren merhamet duygusu sayesinde bireylerde toplumsal birlik ve beraberlik ruhu oluşur. Merhamet sahibi olan kimse muhatabına karşı iyilik ve her türlü olumlu eylem içerisinde olur. Son peygamber Hz. Muhammed’de (s.a.v.) merhamet duygusunun ne kadar çok olduğunu hayatını okuduğumuzda öğreniriz. O (s.a.v.), taşıdığı merhamet duygusu ile ümmetini ateşten korumak ve sıkıntı yaşamalarına engel olmak için pek çok kere mücadeleler vermiştir.
“O peygamberleri apaçık delillerle ve kutsal metinlerle gönderdik. İnsanlara indirdiklerimizi kendilerine açıklaman için ve (ola ki üzerinde) düşünürler diye sana da uyarıcı kitabı indirdik.
(Nahl suresi, 44. ayet)
“O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi...”
(Al-i İmran suresi, 159. ayet)
“(Resûlüm) sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir!”
(A’râf suresi, 199. ayet)
“Şunu da söyle: ‘Benim yaptığım, yalnız Allah’ın gönderdiklerini bildirmektir’...”
(Cin suresi, 23. ayet)
Kur’an-ı Kerim'in ilk tebliğcisi ve açıklayıcısı Hz. Muhammed’dir (s.a.v.). O (s.a.v.), bir taraftan Kur’an-ı Kerim’i insanlara anlatıp öğretirken diğer taraftan da Kur’an’ın kapalı gözüken yerlerini açıklamıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.) anlamları kapalı olan yerleri ya kendisi ya gelen sorular üzerine açıklıyordu. Bundan dolayı Hz. Muhammed’den (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’e dair gelen açıklamalar, bireylerin Kur’an-ı Kerim’den çıkardıkları bireysel çıkarımlardan önceliklidir. Diğer yandan Kur'an-ı Kerim, sünnet tarafından açıklanmıştır. Mesela namaz ve hac ibadetinin yapılması emredilmiş ancak bu ibadetlerin detayları bizzat sünnet tarafından açıklanmıştır.
Metinden;
I. Sünnet, Kur'an-ı Kerim’i açıklamıştır.
II. Birtakım ibadetlerin nasıl yapılacağı konusunda Hz. Muhammed’in (s.a.v.) açıklamalarına ihtiyaç duyulmaktadır.
III. Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur'an-ı Kerim’in anlatıcısı ve açıklayıcısıdır.
IV. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) tebyin görevi bulunmaktadır.