Ünite Tekrar Testleri - 11

Bir kadın kendi elleriyle dokuduğu elbiseyi giymesi için Hz. Peygamber’e vermişti. Hz. Peygamber, onu giyinmiş olduğu halde ashabın yanına gelir. Birisi “ne kadar güzelmiş! Bunu ver de ben giyineyim.” diyerek o giysiyi istemiş. Hz. Peygamber, ihtiyacı olduğu halde onu isteyene vermiştir. Bunun üzerine Ashâb-ı kiram, o sahabeye tepki göstererek “Hiç de iyi yapmadın. Peygamber öyle bir giysiye ihtiyacı olduğu için onu giymişti.

Hz. Muhammed’in oğlu İbrahim vefat ettiğinde çok üzülmüş ve ağlamıştı. O’nun (s.a.v.) bu durumunu gören sahabeler şaşırmışlar ve "Siz de mi ağlıyorsunuz ya Resülallah!” demişlerdi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle karşılık verdi: "Gönül hüzünlenir, göz yaşarır. Ancak biz Allah’ın razı olduğundan başka bir söz söylemeyiz. Vallahi ey İbrahim, senin aramızdan ayrılmandan dolayı üzüntülüyüz.”

(Buhârî, Cenâiz, 12.)

“Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır.”

(Mütaffifîn suresi, 14. ayet).

Yukarıdaki ayeti açıklama bağlamında Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle demiştir:

“Kul bir günah işlediği vakit, kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer tövbe edip vazgeçer, af dilerse kalbi yine parlar. Ama döner tekrar yaparsa o leke büyür, nihayet bütün kalbini kaplar. İşte Kur’an’da Yüce Allah’ın “Yapmaya alıştıkları kötü işler, git gide kalplerini paslandırdı.” ayetinde bildirdiği pas budur.”

Ali: Hz. Muhammed’i (s.a.v.) tanımak ve anlamak aynı zamanda İslam’ı doğru bir şekilde anlamaktır.
Ömer: Hz. Muhammed (s.a.v.), İslam dinini anlatmış ve öğretmiştir. Bu sebeple İslam’ı ve ilkelerini doğru bir şekilde öğrenebilmek için O’nun açıklamalarına ihtiyaç vardır.
Mukaddes: Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur’an-ı Kerim’i tebliğ etme görevini yerine getirmekten başka herhangi bir sorumluluğu yoktur. Bu sebeple herkes ilahi kitabı anlamak için Hz. Muhammed’in (s.a.v.) açıklamalarına gerek duymaksızın anlamaya çalışmalıdır.
Zeynep: Hz. Muhammed (s.a.v.), ilahi emir ve yasakları anlattığı gibi kendi yaşantısında da uygulamıştır.
Hakan: Hz. Muhammed (s.a.v.), inanç, ibadet ve ahlaki ilkeleri temsil etme görevi bulunmaktaydı.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası Hz. Hamza ve Mekke’nin ileri gelenlerinden Hz. Ömer, Müslüman olmuşlardı. Böylece Müslümanlar biraz daha güçlenmişlerdi. Özellikle Hz. Ömer’in Müslüman olmasıyla ilk defa açıkça ve topluca ibadet yapılmaya başlandı. Müşrikler, baskılarıyla İslam’ın yayılmasına engel olamayınca Peygamberimize, amcası Ebu Talip aracılığıyla anlaşma teklif ettiler. Peygamberimize, İslam’ı yaymaktan vazgeçmesi karşılığında istediği kadar para, Mekke’nin yönetimi ve istediği kadınla evlenme gibi birçok teklif götürdüler. Ancak Hz. Muhammed (s.a.v.) , “Allah’a yemin ederim ki sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar ben yine de yolumdan dönmem.” diyerek bu teklifleri reddetti.

"De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana İlahınızın bir tek İlah olduğu vahyolunuyor...”

(Fussilet suresi, 6. ayet.)

"Muhakkak ki sen de öleceksin onlar da ölecekler.”

(Zümer suresi, 30. ayet.)

Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan peygamberlik zincirinin son halkasıdır. O, Allah’ın (c.c.) insanlara hak ve hakikati bildirmek, onları doğru yola iletmek üzere gönderdiği son peygamberdir.

Peygamberler akıllı, zeki ve anlayışlı insanlardır. Peygamberlerin, büyük bir sorumluluk gerektiren bu görevlerini eksiksiz ve mükemmel bir şekilde yerine getirebilmesi için üstün bir akıl, yüksek bir zekaya sahip olmaları gerekir. Aksi halde muhataplarını ikna edemez, toplumsal dönüşümü sağlayamazlardı.