11. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 2. Ünite : Kur’an’a Göre Hz. Muhammed Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Peygamberler Allah’ın (c.c) kendilerine verdiği iradelerini asla günah yönünde kullanmazlar. Bu açıdan onlar korunmuş ve günahsızdırlar. Böyle olmaları da onların aslî özelliklerindendir. Bu nitelik, davetlerinin gerçekliği ve doğruluğu konusunda muhataplarını ikna etmelerini sağlayan en temel özelliktir. Peygamberler, Allah’ın (c.c) kendilerine lütfettiği bu özellik sebebiyle peygamberlik görevlerinden önce ya da sonra her türlü şirk, küfür ve büyük günahtan uzak durmuşlardır.
Ebu Zer anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü!” dedim, “Beni memur tayin etmez misin?” Hz. Muhammed (s.a.v.) mübarek elini omuzuma koydu ve bana: “Ey Ebu Zer, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için istediğimi senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine amir olma, yetim malına da velilik yapma. Memurluk bir emanettir. Hakkını vermediğin takdirde kıyamet günü perişanlık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hak ederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz eda ederse o günün perişanlığından kurtulur.” buyurdu.
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!
........................................
Bir nefhada insanlığı kurtardı o Mâsum,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
........................................
Medyun ona cemiyyet-i, medyun O’na ferdi.
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet...
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.
(M. Akif Ersoy)
Hz. Muhammed (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde ilk önce bir mescit yaptırmış, yanına da “suffa” adı verilen bir yer yaptırarak burada fakir ve kimsesizlerin kalmasını sağlamıştır. Burada kalanlar yeni gelen vahiyleri ezberler, Peygamberimizden İslam’ın esaslarını ve uygulama şekillerini öğrenirlerdi. Burada yetişenleri Hz. Muhammed (s.a.v.) çeşitli toplumlara İslam’ı öğretmek üzere görevlendirirdi.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) konuşmalarında orada bulunanların bildiği ve herkesin anlayabileceği şekilde anlaşılır bir üslup kullandığı görülmektedir. Bir gün kabilelerin birisinden elçiler gelip Peygamberimize uygun içeceklerin hangisi olduğunu sorarlar. Hz. Muhammed (s.a.v.) “Nakir’de bulunanı içmeyin" der. Nakir’i bilip bilmediği kendisine sorulunca “Evet, biliyorum, hurma ağacından yapılan, ortası delik bir kaptır.” şeklinde cevap verir. Bu örnekte Hz. Muhammed (s.a.v.), kendisine içilmesi uygun olmayan içecek sorulduğunda toplumda bilinen ve muhtemelen uygulanan bir davranışı dile getirerek soruya anlaşılır bir şekilde cevap vermiştir.
Kur’ân, insanların kişisel olarak değer verdikleri kutsallarına dil uzatılmaması gereğine dikkat çekmiştir. Bu sebeple, küfür ve inançsızlık düşünce ve fikir olarak reddedilse de her kim olursa olsun, bireyin değer verdiği kişisel inancına, düşünce ve kanaatine saldırmak ahlâkî bir davranış olarak görülmemiştir. Nitekim uzun süre şirk içinde kaldıktan sonra Müslüman olan kimseler bile geçmişte Hz. Muhammed’den (s.a.v.) olumsuz sayılabilecek hiçbir tutum ve davranış görmediklerini dile getirmişlerdir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) ganimetlerin taksimine de dikkat edilmesini istemiş, dağıtılmayan ganimetten istifade etmeyi uygun görmemiştir. Hatta iki dirhem değerinde bir boncuk alan kimsenin cenaze namazını bile kılmamıştır. Ganimetlerin dağıtımında hakkaniyeti gözeten Hz. Muhammed (s.a.v.) ganimet dağıtımında kendisini bir neferden farklı tutmamıştır.
Hz. Muhammed (s.a.v.) ve sadık dostu Hz. Ebu Bekir ile hicret ederlerken müşriklerin takibinden kurtulmak için mağaraya sığınmışlardı. Amansız takipçilerin mağaranın kapısına dayandığını fark eden Hz. Ebu Bekir: “Ey Allah’ın Elçisi, eğilip bir baksalar bizi görecekler.” diyerek endişesini dile getirmişti. Bunun üzerine Hz. Muhammed: “Üzülme, Allah bizimle beraberdir, Allah’ın yanlarında olduğu iki kişi hakkında neden endişe ediyorsun ki?” diyerek arkadaşını sakinleştirmiştir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bu tavrı;
I. tevekkül etmesi,
II. ihlaslı olması,
III. mütevazı olması
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik görevi yaklaşık yirmi üç yıl sürmüştür. O, peygamberlik hayatının her anında insanlarla iç içe olmuş, Kur’an ayetlerini, dinimizin emir ve yasaklarını açıklamıştır. Cami ve mescitlerde, toplantı ve sohbetlerde Müslümanları, dinî ilkelerin neler olduğu ve bu ilkelere uymanın önemi konusunda aydınlatmıştır. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) her fırsatta insanlara doğru yolu göstermiş, dünya hayatının geçiciliği, kötülüklerden uzak durmanın önemi vb. birçok konuda da insanları ikaz etmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), tatlı dilli olmayı ve güler yüz göstermeyi sadaka saymış, kendisi bunu bizzat yaşayarak göstermiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.), konuşurken sürekli tebessüm eder, etrafına neşe dağıtır, yerine göre latife yapar insanların gönlünü hoş tutardı. İnsanların arasında bulunduğu zaman onlara bazan nükteli ve hoş sözler söylerdi. Ancak onun şakaları da bir gerçeğe işaret ederdi. Nitekim yaşlı bir kadına “sen bu halinle cennete giremezsin demiş, kadın üzülünce, cennete bu yaşlı halinle değil, genç olarak gireceksin” diyerek kadını sevindirmiştir.