11. Sınıf - Felsefe - 2. Ünite : MS 2. Yüzyıl - MS 15. Yüzyıl Felsefesi - MS 2. Yüzyıl - MS 15. Yüzyıl Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
ilk Çağ Yunan düşünürleri, insanın toplum içinde kendini gerçekleştirmesini, insanın doğayla olan ilişkisini ortaya koymayı temel görevleri olarak bilmiştir. Bu bağlamda eski Yunanda doğa bilimleri hem kendi başlarına hem iyi ve mutlu bir yaşam için sağlam araçlar olarak görülür. Buna karşın Orta Çağ düşünürleri için önemli olan, insanın doğaüstü varlık alanıyla, aşkın ve mutlak varlıkla olan ilişkisini belirlemektir. Bunu da kendi akıllarıyla değil, kutsal metinlerde verilen hazır bilgilerle gerçekleştirmişlerdir. Bu bakımdan bilim dalları onlar için yararsız, hatta bazen zararlı ve tehlikeli disiplinler olarak görülür.
Antik Çağda felsefenin araçlarıyla dini bir dünya görüşü oluşturma yolundaki ikinci büyük deneme Hristiyanlık çerçevesinde yapılmıştır. Bu bağlamda Kilise Babaları, 2.-6. yüzyıllar arasında Hristiyan dogmasına Antik felsefenin araçlarıyla bir biçim kazandırmak, inancın kavramsal formunu belirtmek uğraşı içine girmişlerdir. Hristiyan öğretisinin temellerini kurmada çalışan, Kilisenin aziz, kutsal, ermiş diye tanıdığı bilgin ve din adamları olan Kilise Babaları, bu öğretinin ilk büyük öğretmenleridir.
O, Hristiyanlığı yadırgayan dünyaya karşı kendisini savunmaya çalışan Patristik felsefeye bir birlik, sistemli bir bütünlük kazandıran düşünürdür. Patristik felsefe öğretisini ya Antik felsefeden uzak durarak ya da ondan yararlanarak oluşturmaktaydı. Bu uğraş sonucunda ana çizgileriyle görünmeye başlayan Hristiyanlık öğretisi, ancak onunla kavramsal formu olan dogmasını kurmuştur. Bu bakımdan o, Orta Çağ Hristiyan kültürünün gerçek öğretmeni olarak değerlendirilir ve onun felsefesi, Orta Çağ Hristiyan felsefesinin çıkış noktası ve temeli sayılır.
Patristik felsefenin temelinde iki unsur vardır. Biri, Kilise tarafından kutsal olarak kabul edilen metinler ve açıklaması, diğeri dönemin düşünürleri olan Kilise Babaları, yani Hristiyanlığın savunucularının yorumlarıdır. Bu dönemde, Hristiyanlık inancının felsefe yoluyla temellendirilmeye çalışıldığı bir anlayış vardır.
Orta Çağ Felsefesi, zaman olarak MS. yaklaşık 200- 1500 yıllarını kapsar. Bu dönemde dinsel düşünüş egemen olmuştur.
Hristiyanlığın ilk üç yüzyıldaki döneminde, felsefe adına ortaya konan literatürden pek çoğu, Hristiyan dogmasının tarihini ve genel dinler tarihini ilgilendirir. Bu literatürden bir kısmı, imparatorlara sunulan dilekçeler, kınama yazılarıdır. Bunlarda Hristiyan inancının hoş görülmesi istenir, adalet ve insanlık beklenir. Ötekilerinde de paganların tümüne seslenilerek Hristiyanlığa yöneltilen saldırıları karşılamak, yermelerin haksız olduğunu göstermeye çalışılmıştır.
Hristiyanlığın ilk dönemlerinde diğer dinlere, dini inancı olmayan veya Tanrı’ya inanmayanlara karşı Hristiyanlık inancını korumaya .Hristiyanlığa yapılan saldırılara karşı sistematik bir şekilde savunma yollarını armaya koyulmuşlardır.
Orta Çağ birçok düşünüre göre, felsefe ve bilimsel gelişmelerin yavaşladığı, dogmatik zihniyetin hüküm sürdüğü karanlık bir çağdır. Ancak Avrupa’nın yıkıntıları içinde, Antik Çağın kültür değerlerini ele alıp ilerisi için kurtaran Kilise olmuştur. Kilise, barbar ve kültürsüz kavimlere Antik bilimin öğretilmesinde, Rönesans ile başlayan Avrupa’nın yeni kültüre hazırlanmasında bir okul olmuştur.
Antik Yunan’da filozofların temel problemi, bu dünyada, hatta kent devleti sınırları içinde mutluluğa erişmek üzerindedir. Yunan'da, insanın bu problemi çözebilecek güce sahip bulunduğu ve kendi çabasıyla iyi ve mutlu bir hayata ulaşabileceği kabul edilir. Orta Çağ’da problemler, bu dünyadaki hayattan çok, bu dünyadan sonraki hayatla ilgili olan problemlerdir. Aranan mutluluk, bu dünyadaki mutluluk değil, ebedi bir mutluluktur.