11. Sınıf - Felsefe - 2. Ünite : MS 2. Yüzyıl - MS 15. Yüzyıl Felsefesi - MS 2. Yüzyıl - MS 15. Yüzyıl Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Razi, erdemi, ruhun akli parçasının akıl dışı parçayı denetim altında tutmasına bağlar. Onun bu anlayışı, Grek felsefesindeki gibi her nesnenin, her parçanın kendi doğasına, kendi özüne uygun düşen görevi eksiksizce yerine getirmesini erdem sayan görüşlere benzer. İnsandaki tanrısal öz olan akıl, ruhun maddeye olan tutkunluğundan, uyuşukluğundan kurtulması için, Yaratıcı tarafından verilmiş İlahi güç olduğunu öne süren Razi’ye göre, aklın görevi, yaradılışı, Yaratıcısını ve evren düzenini bilmektir.
İslam filozofu Razi Tanrı’yı, tıpkı Platon’un bir mimar olarak nitelediği Demiurgos’u gibi, şekilsiz maddeye şekil veren biri olarak tanımlar. Bu durumda şekil verme olarak yaratma, yalnızca yaratma eyleminin yaratıcısını değil, aynı zamanda yaratma eyleminin kendisinde gerçekleşeceği maddeyi zorunlu kılar. Buna göre Razi’nin metafiziğinde, madde de tıpkı Yaratıcı gibi belirli bir başlangıcı yoktur. Bununla birlikte, söz konusu maddenin işgal ettiği yer olarak mekan da maddeden bağımsız olarak mutlaktır. Aynı şey zaman için de geçerlidir.
- Her varlık bir bakıma maddidir, maddeden ayrı bağımsız bir ruh yoktur.
- Evrenden ayrı irade sahibi, özgür ve bilinçli bir yaratıcı yoktur.
- insanın varlığı genel varlığın sonucundan ibarettir.
Razi’ye göre, insanın erdemli olması felsefi düşünmeyle mümkündür. Çünkü ruh felsefe yapmakla maddeye bağımlılıktan kurtulur, doğum ve ölüm çarkının dışına çıkıp mutlak ölümsüzlüğe ulaşır. Aksi durumda, her türlü kötülüğün kaynağı olan hırs, açgözlülük, öfke, yalan, oburluk, sarhoşluk, şeref düşkünlüğü, diğer dünyevi arzular ve ölüm korkusu gibi insanın akıl dışı yönü baskın çıkar. Bunun sonucunda da insan madde, mekan ve zamandan oluşan dünyaya mahkum olur.
İslam felsefesinde varlıklar genel olarak ikiye ayrılır. Bu varlıklar özüne oranla ya zorunludur veya zorunlu değildir. Bu değerlendirmede varlık, diğer bir varlık göz önünde tutulmadan ele alınabiliyorsa ve var olma özelliği zorunlu bir nitelik ise; yani o, kendi özüyle var olabilen bir varlık ise o gerçek bir varlıktır. Gerçek varlık, var olmak için dışarıdan herhangi bir şeye ihtiyacı yoktur, varlığı kendisiyle var olandır. Bir de bunun karşısında, varlığı mevcut olan fakat zorunlu olmayan varlıklar vardır ki, bu varlıklar ancak gerçek varlık aracılığıyla var olabilmektedir.
İslam felsefesini oluşturan çeşitli felsefi görüşler vardır. Bu görüşlerden biri, gerçeğe akıl ile değil, sezgi ve ilham yoluyla ulaşılabileceğini savunur. İslam mistisizmi olarak ifade edilen bu görüşün asıl hedefi, görünüşlerin ardındaki gerçek varlık olan Tanrı’ya ulaşmaktır.
Kindi, İslam felsefesinin ilk filozofu olarak kabul edilir. Ona bu niteliği yakıştıran şey, kendisinin oluşum halindeki İslam düşüncesine özellikle terminoloji ve metodoloji bakımından ciddi katkılarda bulunması, kelamdan felsefeye geçişte sadece bir köprü değil, aynı zamanda sağlam bir ayak görevi görmesi, vahyolunan dogmalara rasyonel yöntemleri uygulayan en önemli savunucularından biri olması ve bütün bunları dindaşlarının karşı çıkmalarına rağmen yapmasından kaynaklanır.
İslam dinin doğurduğu, İslam’ın bünyesinden çıkmış ve özel olarak İslam dininin getirmiş olduğu ilkeleri, düşünce unsurlarını anlamaya, açıklamaya ve savunmaya yönelmiş bir düşünce faaliyetidir. Kaynağı itibarıyla Kur’an ve peygamberin sözlerine dayanan, özü itibarıyla akla dayanan felsefi bir düşünce akımıdır.
Razi'ye göre, Tanrı, bireysel ruhlar toplamı olan evren ruhunu maddeye olan bağımlılıktan kurtarmak, maddi formlara ve cismani lezzetlere dalan ruhu uyuşukluktan kurtarıp saf formlara yöneltmek, gerçek kaderinin bilincine varmasını sağlamak için, insana, özündeki tanrısal cevher olan aklı göndermiştir. Başka bir deyişle, Yaratıcı, aklı, insandaki uyuyan ruhu uyandırmak, bu evrenin gerçek yurdu, gerçek mutluluk yeri olmadığını göstermek için göndermiştir. Bu noktada Razi, maddenin bağlarından kurtulma hususunda felsefeyi, tüm insanlar için tek araç olarak görür.