Ünite Tekrar Testleri - 4

Kişi bakmakla yükümlü olduğu kişiye zekât veremez.
Çünkü İslam dini, kişinin bakmakla yükümlü
olduğu yakınlarını daima gözetmesini emretmiştir.
Zekât verdiğimiz kişiler akraba olabilir ama yakınlık
derecesi ve kan bağına göre daima değişebilir.
Buna göre kişi;
I. anne ve baba,
II. dede ve nine,
III. dayı ve teyze

Ahmet Haşim, Bursa hakkındaki yazılarının birinde “Bilmem Bursa’yı gezerken
gördünüz mü? Haffaflar Çarşısı’nın ortasında bir meydan var. “Bu meydan
malul hayvanların düşkünler yurdudur. Kanadı, bacağı kırık leylekler, bunamış
kargalar, halkın sadakasıyla yaşarlar, tedavi edilirler.”

Yapılan iyilikler ve yardımların gizli tutulması gerekmektedir.
İslam dini; başa kakılan, karşıdakini inciten
yahut gösteriş için yapılan yardımları kınamaktadır.
İhtiyaç sahipleri belirlendikten sonra mümkün
olduğunca rencide edilmemeli ve yardımlar ulu orta
yerde verilmemelidir. Hatta kişi yaptığı yardımı da
sık sık söyleyerek böbürlenmemen, kendisi de unutmalıdır.

“Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan
verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz,
işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple
sizin günahlarınızı örter..."
(Bakara suresi, 271. ayet.)

(I) Arzu Hanım Müslüman bir kadındır. (II) Akıllı ve
ergenlik çağına girmiştir. (III) Temel ihtiyaçlarını karşıladıktan
sonra dinen zengin sayılacak bir paraya
sahip olmuştur. (IV) Arzu Hanım sahip olduğu parayı
edineli henüz 5 ay olmuştur.