Okuduğunu Anlama - 2

Dostluğun biz sevgisiyle,
Toplandık her an burada.
Bu sevgi bağı kopmaz hiç,
Dağılsak bir gün yurda.
O güzel günü andıkça,
Çarpacak kalbim benim.
Bu sevgiyle ebediyen.
Uzanır sana elim.

Hava sıcak, sımsıcak. Yaz bütün görkemiyle kente oturmuş. Duvar dibinin serinliğine uzanmış bir köpek, pembe dilini dışarıya atmış, soluyor. Serçeler, yakıcı güneşten bunalmış, dalların gölgesinde soluk alma telaşı içinde, acı çığlıklar atıyor. Yürüyoruz. Kaktüsler görüyorum, iki insan boyunda, yastık gibi gövdeleri. Her şey şaşırtıyor beni. Çınarlara bakıyorum. Birinin yıllar öncesinde kesilen dalının budağından çürümüş bir sıvı akıyor. Gövdesinde bir dosya kâğıdı büyüklüğünde, kırmızı bir levhaya beyaz boyayla yazılmış  bir yazı dikkatimi çekiyor: ‘’Ağaç Millî Servettir.”

Dostluğun biz sevgisiyle,
Toplandık her an burada.
Bu sevgi bağı kopmaz hiç,
Dağılsak bir gün yurda.
O güzel günü andıkça,
Çarpacak kalbim benim.
Bu sevgiyle ebediyen.
Uzanır sana elim.

Pervin ve Metin, pazar günü bisiklet sürmeye gitti. Yolda kanadı kırılmış bir martı buldular. İki kardeş, martıyı zaman kaybetmeden veterinere götürdü.

Pervin ve Metin, pazar günü bisiklet sürmeye gitti. Yolda kanadı kırılmış bir martı buldular. İki kardeş, martıyı zaman kaybetmeden veterinere götürdü.

Bazı insanlar sahip oldukları servetle övünürler. Paranın, bir insanı değerli yapacağına inanırlar. Oysa insanın değeri, davranışları ve aklı ile ölçülür.

Dostluğun biz sevgisiyle,
Toplandık her an burada.
Bu sevgi bağı kopmaz hiç,
Dağılsak bir gün yurda.
O güzel günü andıkça,
Çarpacak kalbim benim.
Bu sevgiyle ebediyen.
Uzanır sana elim.

Hava sıcak, sımsıcak. Yaz bütün görkemiyle kente oturmuş. Duvar dibinin serinliğine uzanmış bir köpek, pembe dilini dışarıya atmış, soluyor. Serçeler, yakıcı güneşten bunalmış, dalların gölgesinde soluk alma telaşı içinde, acı çığlıklar atıyor. Yürüyoruz. Kaktüsler görüyorum, iki insan boyunda, yastık gibi gövdeleri. Her şey şaşırtıyor beni. Çınarlara bakıyorum. Birinin yıllar öncesinde kesilen dalının budağından çürümüş bir sıvı akıyor. Gövdesinde bir dosya kâğıdı büyüklüğünde, kırmızı bir levhaya beyaz boyayla yazılmış  bir yazı dikkatimi çekiyor: ‘’Ağaç Millî Servettir.”

Dostluğun biz sevgisiyle,
Toplandık her an burada.
Bu sevgi bağı kopmaz hiç,
Dağılsak bir gün yurda.
O güzel günü andıkça,
Çarpacak kalbim benim.
Bu sevgiyle ebediyen.
Uzanır sana elim.

Hava sıcak, sımsıcak. Yaz bütün görkemiyle kente oturmuş. Duvar dibinin serinliğine uzanmış bir köpek, pembe dilini dışarıya atmış, soluyor. Serçeler, yakıcı güneşten bunalmış, dalların gölgesinde soluk alma telaşı içinde, acı çığlıklar atıyor. Yürüyoruz. Kaktüsler görüyorum, iki insan boyunda, yastık gibi gövdeleri. Her şey şaşırtıyor beni. Çınarlara bakıyorum. Birinin yıllar öncesinde kesilen dalının budağından çürümüş bir sıvı akıyor. Gövdesinde bir dosya kâğıdı büyüklüğünde, kırmızı bir levhaya beyaz boyayla yazılmış  bir yazı dikkatimi çekiyor: ‘’Ağaç Millî Servettir.”