10. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 3. Ünite : Din ve Hayat Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethinden sonra, sadece fethin bir göstergesi olarak Ayasofya’yı camiye çevirmiş, başka bir şeye dokunmayarak orada yaşayanları hiçbir konuda zorlamamıştır. Patrik ve halka yaptığı konuşmada, “Ben Sultan Mehmet; hepinize söylüyorum ki şu andan itibaren hayatınız ve özgürlüğünüz konusunda kalbinizde hiçbir korku olmasın. Dininizi istediğiniz gibi yaşayabilirsiniz. Osmanlının kanatları altındasınız.” demiştir. Fatih Sultan Mehmet’in okuttuğu fermanda, saklanan halkın meydana çıkmaları, kaçanların evlerine dönmeleri, dinî konularda serbest oldukları, her türlü millî geleneklerinin kanunlarla korunacağı bildirilmiştir.
"Dünyayı dolaşınız; duvarsız, edebiyatsız yasasız, servetsiz kentler bulacaksınız; fakat mabutsuz ve mabetsiz kent bulamayacaksınız." (Plutharkos)
"Firavun dedi ki:'Bırakın Musa'yı öldüreyimde, Rabbine yalvarsın bakalım. Çünkü ben onun sizin dininizi değiştireceğinden yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum." (Mü'min, 40:26)
İslam mimarisinde sanatkar, bir yandan tabiatüstü/metafizik varlıkları hatırında tutarken bir yandan da onları hatırlamaya veya betimlemeye götürecek vasıtaları tabiattan seçmektedir. Tabiat motiflerini kullanarak Allah’a ulaşmayı amaçlamıştır. Bu, aynı zamanda İslam’ın dünya ile ahiret arasında kurduğu dengenin sanat diliyle anlatımıdır.
“Medine Pazarı” Müslümanların Mekke’den Medine’ye göç etmesinden sonra Muhammed’in (s.a.v.) Medine’de yaptığı uygulamaların en önemlilerinden biridir. Medine’de ticari hayat büyük ölçüde Yahudilerin kontrolündeydi. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) “Medine Pazarı” nın bu halini çok iyi gözlemledikten sonra alternatif bir pazar kurmanın gereğini anladı. Kurduğu bu pazarda farklı ve önemli kurallar uyguladı. Pazar vergisi (işgaliye) kaldırıldı. Faiz yasaklandı. Stokçuluk kaldırıldı haksız rekabet kaldırılırken serbest rekabet teşvik edildi. Bir malın başka bir malla takası yasaklandı.
I. ürünlerin Medine dışına çıkmasını engellemek,
II. İslam’daki ticaret adap ve kurallarını yerleştirmek,
III. stokçuluğun ve karaborsanın önüne geçmek,
IV. Yahudilerin ekonomideki tekelini kırmak
İnsanı diğer varlıklardan ayıran temel özelliklerden birisi de inanan bir varlık olmasıdır, insan, düşünme ve bilme yeteneği sayesinde kendi öz benliğini tanır. Böylece inanan bir varlık haline gelir. Onun temel görevi Allah’ı tanımak, O’na kulluk etmek, İnsanî ve ahlakî değerlere bağlı olarak yaşayıp sonsuz hayata hazırlanmaktır. İnsanın diğer varlıklardan farkı akıllı olmasıdır. Bu özelliği ile aklını kullanarak iradeyle hareket eder, düşünüp taşınır, seçenekler arasında seçim yapar ve sonunda eyleme geçme kararını verir.
Yeryüzünde her canlı, varlığını sürdürebilmesi için kendi çapında çalışmaya muhtaçtır, insan da hayatını sürdürmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmak mecburiyetindedir. İslam dininin temelinde hem dünya, hem âhiret için çalışmak vardır, insan bu dünyaya dinlenmeye, tembellik yapmaya değil, çalışmaya gelmiştir. Çalışmadan ne dünya nimetlerine, ne de âhiret nimetlerine nâil olunamayacağı gibi, neticede dünya-âhiret saadeti de elde edilemez. Her yaptığının hesabını verecek olan insanın, var oluş amacı, dünya ve âhiret hayatı için çalışmaktır. Çalışıp kazanma teşvik edilmekle birlikte rızkın helal yollardan elde edilmesi de gerekmektedir. Helal kazanç, İslam dininin belirlediği sınırlar içinde elde edilen rızıktır.
Buna göre,
I. Kazanç, helal yollardan elde edilmelidir.
II. Ekonomik ilişkiler sırasında ahlaki esas ve ilkelere dikkat edilmelidir.
III. Çalışırken dünya ve ahiret dengesine dikkat edilmelidir,
Din, insanlar arasında merhamet, şefkat, sevgi ve barış duygularının ortaya çıkmasını sağlar. Yoksula, yetime, düşküne yardımcı olmayı emreder. Kin, nefret ve intikam gibi her türlü kötülüğün ve kötü düşüncenin ortadan kalkmasını, insanların kardeşçe, barış ve huzur içinde yaşamasını öğütler.
Hz. Muhammed (s.a.v.) Muaz b. Cebel’i Yemen’e vali olarak gönderirken ona “nasıl hüküm vereceksin” diye sorduğunda Muaz “Allah’ın kitabındakilere göre hüküm vereceğim” diye cevap vermiş, Hz. Muhammed (s.a.v.) “konu hakkında şayet Allah’ın Kitabında bir hüküm yoksa ne yaparsın?” diye sorunca Hz. Muaz “Allah Resulünün sünnetine göre hüküm veririm.” demiştir.