9. Sınıf : Tarih - 3. Ünite : Orta Çağ’da Dünya - Kanunlar Gelişiyor - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Sasanilerin askeri reformları, Roma imparatorluğu tarafından
örnek alınmış ve Romalılar ordularında süvari
sınıflarına daha fazla önem vermişlerdir. Benzer şekilde
Sasaniler de silah teknolojisi, askerî teçhizat ve taktikler
konusunda kısmen Romalılardan ve daha ziyade Orta
Asya’daki Türk kavimlerinden etkilendikleri görülmektedir.
Buna göre ;
I. Sasanilerin Akdeniz havzası ile Orta Asya steplerinin askeri birikimini bir sentez haline getirmişlerdir.
II. Sasani ve Roma devletleri birbirlerine komşu ülkelerdir.
III. Sasanilerin göçebe yaşam biçimini benimsemişlerdir.
Hristiyan din adamı Aziz Augustinus (MS 354-430)
hukuku, “Tanrının iradesinin ifadesi olan ebedî bir
kanun” olarak tanımlamış ve hukukun aslında dinden ibaret olduğunu ifade etmiştir.
Buna göre Aziz Augustinus’un fikirleri etrafında şekillenen kilise hukukunun;
I. dogmatik,
II. İlahî kaynaklı,
III. aristokratik
Avrupa'nın kuzeye doğru Alplerden başlayıp Atlantik ve
Baltık kıyıları boyunca Rusya’ya kadar uzanan bölgesi
ovalarla kaplıdır. Bu kısımlardan içeriye doğru, kuzey ile
güneydeki Akdeniz toprakları arasında sınır teşkil eden
bir dizi dağ ve tepe silsilesi bulunur. Kuzey ve Akdeniz
Avrupası arasındaki bu sınır iklim farklılıkları ile birleşince
Avrupa iki ayrı coğrafi bölgeye ayrılmıştır.
Avrupa topraklarının bu coğrafi farklılık;
I. siyasi birliğin kurulumunun zorlaşması,
II. farklı ekonomik faliyetlerin yürütülmesi,
III. etnik ve kültürel çeşitliliğin korunması
Avrupa'da 1348-1351 yılları arasında Kara Ölüm olarak adlandırılan Veba salgınında ;
• yaklaşık olarak Avrupa nüfusunun üçte biri yaşamını yitirmiş,
• köylülerin toplu ölümleri emek kıtlığına yol açmış ve işsizliği azaltmıştır. Toprak sahipleri ücretleri iki katına çıkararak ve topraklarını bölerek üzerindeki insanlara kiralamış,
• çeşitli otoriteler işçilerin hareketliliğini, ücretleri ve mal fiyatlarını düzenlemek için çaba sarf etmişler,
• vebanın kimseyi ayırmadığının görülmesi ve din adamlarınında bundan etkilenmesi kilisenin otoritesinin de sorgulanmasına yol açmıştır.
Roma imparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Avrupa’da
tek merkezi güç olarak kalan Roma Kilisesi’nde,
iktidarın Tanrı’dan kaynaklandığı ve bu iktidarın da İsa
tarafından St. Paul’un şahsında Kiliseye devredildiği şeklinde bir inanış hâkimdir.
Bütün iktidarın Tanrı’dan geldiğini ifade eden bu inanışın;
I. Katolik Kilisesini Tanrı’nın iktidarının dünyadaki temsilcisi olarak sunulması,
II. dünyevî iktidarların kilisenin buyruklarına tabi olması gerektiğinin savunulması,
III. Papa’nın siyasal yapının en üstünde yer alması gerektiğinin vurgulanması
1095’te Clermont’ta Haçlı Seferi’nin düzenlenmesi için
konuşma yapan Papa II. Urban, “Her taraftan denizlerle,
yüksek dağlarla kuşatılmış olan üstünde yaşadığımız
bu topraklar artan nüfusu barındı ramayacak
kadar daralmış olduğundan, ne mal mülk ne de aile
kaygılarının sizleri bu seferden alıkoymasına izin vermeyin.”
demiştir.
Orta Çağ'da merkezi krallıkların zayıfladığı ve Kuzey
kavimlerinin Akdeniz Havzası’ndaki kentleri ele
geçirdiği bu dönemde tarımsal üretim gerilemiş ticari
faaliyetler ise neredeyse durma noktasına gelmiştir.
Bu durumun Roma Imparatorluğu’na;
I. denizcilik alanında çalışmalar yürütme,
II. otokratik bir yönetim anlayışını benimseme,
III. farklı kültürlerle etkileşim içinde olma