10. Sınıf: Felsefe -3. Ünite : Varlık Felsefesi - Varlık Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Yolda yürürken karşılaştığımız bir insana “Dış dünya gerçekten
var mıdır?” sorusunu yönelttiğinizde şüphe duymadan
çevresindeki somut varlıklarla ilgili örnekler vererek gerçekliği
doğrulamaya çalışır. Fakat bu insan bir filozof ise cevabın
bu kadar basit olmadığını bilir ve düşünsel olarak ihtimaller
üzerine çalışır.
Felsefe varlığın özünü, ilk neden ve ilkeleri araştırır, varlıkla
ilgili her türlü soruyu sorar. Ne bu varlıkların ne de bu soruların
sınırı yoktur.
Pozitivizm ise, yalnızca olguları ve onlara ait konuları inceleme,
araştırma konusu yapar. Soyut kavramlar ve konular
üzerinde durmaz.
Geist'in belli bir gayeye odaklı gelişmesi ve kendini açması
evrenin tümüne kaynaklık eder. Durmaksızın değişir ve dinamiktir
ve bu süreçte de tabiatta ve insan hayatındaki her şeyi
meydana koyacak yeni şekillere girer.
ilk Çağ Yunan düşünürleri varlığın ötesini merak eder ve
araştırırdı. Buna karşılık Herakleitos, evrende var olan her
şeyin bir akış ve oluş içinde olduğunu savunmuştur. Ona
göre aslında hiçbir şey gerçekten yoktur, sadece hep oluş
içindedir. Her şey oluşa gider.
Beş duyuyla kavranamayan, gerçekliği bulunmayan olgulara
düşünsel varlık denir ve onlar için zamansal yasalar geçerli
değildir. Kaf Dağ'ı, Sevimli Hayalet Casper gibi...
Deney dünyasında bulunan bütün varlıklar belli bir amaca
hizmet etmek için yaratılmıştır. Kavak tohumlarının amacı
kavak ağacına dönüşmektir. Kulaklarımız duymak, burnumuz
koklamak için vardır.
Pamenides'e göre bir şey, yalnızca ideal varlıksa ve sürekli
bir değişim içinde değilse vardır ve gerçektir, diyebiliriz.
Bu görüş, mekanist görüşün karşıtıdır. Bu anlayışa göre evrendeki
tüm nesneler ve olaylar belli bir ereğe göre meydana
gelmiştir. Bu görüşün ilk temsilcilerinden olan Anaxagoras
“ bir miktar balçıktan kendiliğinden bir heykel oluşamayacağını
söyleyerek, balçığın heykel olabilmesi için nasıl bir
heykeltraş gerekiyorsa, düzenli bir evrenin oluşması için de
bu evrende bir plana göre hareket eden bilinçli ve etkili bir
gücün bulunması gerekiyor” , demiştir.
Algıdan bağımız olan nesneler algılamayı doğrular niteliktedir
diyebiliriz. Varlıklar algılarımızın dışında, bağımsız bir
dünyayı göstermektedir.
Felsefeyle ilgilenmeyen insanların çoğu varlık konusuna realist
yaklaşırlar. Onlara göre beş duyu organıyla algılananlar
varlık kabul edilir ve varlık bizim algılarımızdan bağımsız
olarak vardır. Varlıkla ilgili bu kabullenmeler bir filozof için
geçerli değildir. Filozof için duyular yanıltıcı olabilir, aklın olanakları
sınırlıdır. Bu yüzden filozoflar için varlık her zamanda
sorun olmuştur.