10. Sınıf: Felsefe -3. Ünite : Varlık Felsefesi - Varlık Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Varlık kavramının bir anlamı da görünüşün karşıtı olan gerçekten
var olanın dile getirmesidir. Bu anlama dayanarak
varlığın gerçek (real) varlık ve ideal (düşünsel) varlık olarak
ikiye ayrıldığını saptayabiliriz. Burada gerçek varlık, varoluş
olarak, düşünsel varlık da öz olarak anlaşılır. Gerçek ya da
real varlık gerçekliğini nesnelerden, olaylardan ve kişilerden
alır. Uzay-zaman içindedir, bireyseldir, tektir. Düşünsel ya
da ideal varlık ise değerler, matematik ve mantığın kavramlarını
ifade eder. Bu tür varlıklar, uzay ve zaman dışıdırlar.
Duyularla algılanmaları söz konusu değildir. Somut bir gerçekliği
olmayan şeylerdir.
Pyhtagorasçıların sayısal oranlar arasındaki ilişkiye yönelik
keşifleri, matematik çalışmalarının, evrenin yapısının ve düzeninin
anlaşılması bakımından anahtar önemde olduğuna
inanmalarına yol açmıştır. Astronominin ve müziğin kardeş
bilimler olduklarını, birinin gözlere, ötekinin kulaklara hitap
ettiğini söylemişlerdir.
Gorgias’ın “Var Olmayan Üzerine” isimli eseri üç kuşkucu
sonuç doğuran üç argüman içerir: Bunlardan ilki: “Hiçbir
şey yoktur.” İkincisi “Olsa da kimse bilemez.” Üçüncüsü ise
“Bilse de kimseye aktarılamaz.” şeklindedir.
Parmenides’e göre var olan ve düşünülür olan ne varsa
hepsi de Varlık’tan başkası değildir. Varlık tek ve bölünmezdir;
başlangıcı ve sonu yoktur, zamana bağlı dönüşümlerden
bağışıktır. Kazandaki su kaynarken olup bitenler,
Herakleitos’un ifadeleriyle suyun ölümü ve havanın doğumu
olarak görülebilir. Ama Parmenides için bu, varlığın doğumu
ve ölümü anlamına gelmez. Olup biten dönüşümlerin hiçbiri
varlıktan yokluğa geçiş şeklinde gerçekleşmez. Bütün değişim
varlık içinde olup biter. Parmenides'e göre varlık daima
aynıdır ve zaman aslında gerçek değildir. Çünkü geçmiş,
şimdi ve gelecek daima aynıdır.
Herakleitos, İyonya filozoflarının değişmeyi açıklamak amacıyla
değişmez, sabit, hep aynı kalan bir ilke aramalarının
yanlışlığına dikkat çeker. Ona göre değişmenin altında değişmeyen
hiçbir şey yoktur. Değişmeyen tek şey değişimin
kendisine bağlı olarak gerçekleştiği yasadır (logostur). Kısacası
varlık yoktur, oluş vardır ya da başka bir deyişle varlık
oluştur.
Herhangi türden bir maddeden bir parça alıp onu böyle bildiğimiz
kadar bölecek olsak, görünmeyecek kadar küçük de
olsa bir yerde durmak zorunda kalacağız. Maddenin sonsuza
kadar bölünebileceğini kabul edemeyiz. Bunun gerçekleştiğini
ifade edip soralım: "Mümkün olsa ortaya nasıl bir
sonuç çıkacaktır?" Eğer bu sonsuz sayıdaki parçanın her
biri belli bir büyüklüğe sahipse daha da bölünmelidir ve bu
da varsayımımızla çelişecektir. Öte yandan bölme işleminden
geriye kalan parçaların herhangi bir büyüklüğü olmasa
bu sefer herhangi türden bir nicelik sergileyemeyeceklerdir.
Sonsuzla çarpılmış sıfır, yine sıfır olarak kalacaktır. O halde
bölünmenin bir yerde nihayet bulması gerektiği sonucuna
varmak durumundayız ve olası en küçük parça bile büyüklük
ve şekil sahibi bir cisim olmak zorundadır. Bölünemez olan
bu en küçük parçacıklar ve boşluk tek gerçekliktir.
Daima yanıp tükenen ve yeniden alevlenen kızgın ateş, akışın
ötesinde, daimi değişimin bir paradigmasıdır. O, dünyanın
mütemadiyen yanmakta olan bir ateş olduğunu söylemiştir.
Denizler ve karalar bu ebedi şenlik ateşinin türleridir.
Ateş altın gibidir. Altını her türden ürünle değiştirmek mümkündür
ve ateş her şeye dönüşebilir. Bu ateşten evren, var
olan tek evrendir.
Bu dördünden doğmuştur, olmuş, olan ve olacak.
Ağaçlar, hayvanlar, insanlar ve bütün kadın ve erkekler, havada
kuşlar, suyun ışıltıları ile beslenen balıklar
Ve kadim Tanrılar, bin yıllardır tapınılan göklerde...
Hava, su, toprak, ateş her şeyde vardır,
Bu dördü birbirine karışır ve
Evrendeki çeşit çeşit şeyi meydana getirirler.
Varlık felsefesi, varlığın en genel ve temel olan niteliklerin i araştıran bir felsefe disiplinidir.
İyonyalı doğa filozofları” olarak bilinen Thales, Aneximenes
ve Anaksimandros’un düşüncelerini gözden geçirdiğimizde,
Antik Yunan’da mitolojinin etkilerinin belli oranda azaldığı,
temel alınan problemlerin düşünme konusu haline getirildiği
görülür. Bu problemler ise değişen şeylerde değişmeyen
bir şeyin olup olmadığıdır. Bunlara bağlı olarak filozoflar,
bir yandan hareketi, değişmeyi ve oluşu varlığın zorunlu bir
özelliği olarak kabul ederken, öbür yandan da söz konusu
değişmeler altında sabit, kalıcı olan, sürekli değişmeyen bir
şeylerin olup olmadığını araştırmışlardır.