Ünite Tekrar Testleri - 7

“Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü ve iffeti haramdan korur. Evlenmeye gücü yetmeyenler oruç tutsun, çünkü oruç koruyucu bir kalkandır.”

(Buhârî, Savm, 10)

“...Kendinizin, anne babanızın ve akrabanızın aleyhine de olsa adaletten asla ayrılmayan, Allah için şahitlik eden kimseler olun, (insanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın...”

(Nisâ suresi, 135. ayet)

Buna göre;

I. Rüşvet vererek yalancı şahitler tutmak
II. Mahkemede doğruyu bildiğimiz halde aksi yönde beyanlarda bulunmak
III. Zanlı olanların akrabamız olması durumunda onları haklı çıkarmak için her türlü teşebbüste bulunmak

İslam bilginleri oruç ibadetinin faydalarını sıralarken özetle şöyle demişlerdir:

• Nefis, insanı sürekli olarak kötülüğe çekmek ister. Onun bu kötü çağrısını kesmenin en sağlam yolu oruç tutmaktır. Oruç, nefsin harama karşı olan isteğini kırar.
• Oruç ibadeti, yoksullara karşı şefkatli olmayı ve onlara acımayı öğretir. Çünkü oruç ile aç kalan birey, açlığın tadını hissettiğinde yoksulların ne kadar zor şartlar altında yaşam mücadelesi erdiklerini öğrenmiş olur.
• Oruç ibadeti kişiye empati yapmayı öğretir ve Allah’ın (c.c.) kendisine verdiği nimetlere karşı şükrün ne kadar gerekli olduğunu anlatır. Zira oruç ile imsaktan iftara kadar hiçbir şey yemeyen ve içmeyen kimse iftar anında nimetlerin kendisi için ne kadar kıymetli olduğunu idrak eder.

“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. Allah’ın rızasını gözeterek yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır, işte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.”

(Bakara suresi, 177. ayet)

Ayette;

I. israf
II. Su-i zan
III. Yardımlaşma
IV. Sabır

İslam, mahremiyet alanının korunmasına yönelik pek çok ilkeler belirlemiştir. İnsanların gizli hallerini, ayıp ve kusurlarını, özel hayatlarını araştırmak kesinlikle doğru bir davranış değildir. Kur’an-ı Kerim, Allah’a (c.c.) iman edenlerin birbirleri ile kardeş olduklarını ifade etmiş ve bu kardeşliği zedeleyecek, birlikteliği bozacak davranışlara karşı insanları uyarmıştır. Başkalarının gizli hallerini araştırmak hem bireye hem de topluma zarar veren bir davranıştır. Ahlaki bir çöküntünün eseri olan başkalarının ayıp ve kusurlarını araştırmak Kur’an-ı Kerim’de net bir şekilde yasak olduğu ifade edilmiştir.

İslamiyet ferdin hem dünya hem de ahiret hayatında saadete ulaşmasını ister. Bunun için bireyin Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını hayatında titizlikle yerine getirmesi gerekir. Bu emir ve yasakların bir kısmı ahlak alanıyla ilgilidir. İslamiyet bazı davranışları iyi ahlak çerçevesinde sayarken bazı davranışları da kötü ahlak çerçevesinde saymıştır.

Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Herhangi birinizin kapısında günde beş defa yıkandığı bir nehir olsa, o kimsenin üzerinde kir kalabileceğini düşünebilir misiniz?” Oradakiler:

“Kir kalmaz!” dediler. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v.):

“İşte beş vakit namaz da böyledir. Allah bununla günahları imha eder!”

(Nesâî, Salât, 7)

I. Hayâ, imanın göstergesidir. İman sahibi bir birey hayâ erdemini zedeleyecek davranışlardan uzak durur.
II. Hayâ, sahibine sadece iyilik getirir. Hayâ sahibi olmak kişiye zarar vermez.
III. Hayâ, sahibini değerli kılar. Toplum içinde kişiye nadide bir değer katar.
IV. Utanma duygusu kişiye çekingenlik kazandırır. Bu sebeple iş hayatına atılacak kimselerin hayâ sahibi olması onlara büyük zarar verir.
V. Hz. Muhammed (s.a.v.) son derece hayâ sahibi idi.

“Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu sizin için daha iyidir. Eğer evde kimseyi bulamazsanız, yine de size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz. Size “Dönün" denirse dönün. Bu, sizi daha çok temize çıkarır. Allah yaptıklarınızı bilir.”

(Nûr suresi, 27-29. ayetler.)

Belirli vakitlerde kılınan namaz, kişiye gün içerisinde belli aralıklarla hayatın tek düzeliğinden kurtarır. Ona ruhî bir rahatlık verir. Allah'a (c.c.) karşı şükranda bulunmasını sağlar. Namaz ibadeti ile Rabbiyle baş başa kalan insan yaptığı hatalardan dolayı pişmanlık duyar, Allah’tan (c.c.) bağışlanma talep eder. Secdeye varan insan, iç dünyasına döner, nefis muhasebesi yapar. Hayatına çekidüzen verir.