8. Sınıf - T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük - 4. Ünite : Atatürkçülük ve Çağdaşlaşan Türkiye - Ünite Tekrar Testleri - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Millî Mücadele’nin ilk yıllarından itibaren Mustafa Kemal Paşa yakın arkadaşlarına yönetim şeklinin değişeceğini ve millî egemenliğe dayalı bir yönetim kurulacağını sıklıkla vurgulamıştır. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile millet egemenliğine dayalı yeni bir Türk Devleti’nin temelleri atılmıştır. Kurulan bu devlet millî egemenlik ilkesine ve parlamenter rejime dayalı yeni bir devlettir, dönemin şartları uygun olmadığı için henüz rejimin adı konulamamıştır.
Metindeki bilgilere göre;
I. Mustafa Kemal rejimin adını koymakta acele etmemiştir.
II. Osmanlı Devleti yok sayılmıştır.
III. Meclisin açılmasıyla saltanat ve halifelik kaldırılmıştır.
Tabloya bakıldığında;
I. Ölçü ve tartı birimleri konusunda Osmanlı Devleti’nde ortak bir uygulama bulunmamaktadır.
II. Osmanlı Devleti çok uluslu olduğu için birden fazla ölçü birimi kullanmıştır.
III. Batılı devletler ile ilişkileri kolaylaştırmak için Osmanlı Devleti kullandığı birimleri değiştirmiştir,
Bireyin ve toplumun sağlık sorunları ile ekonomik-toplumsal sorunlar arasında karşılıklı bazı ilişkilerin bulunduğu gerçeği, Atatürk’ ün öncülüğündeki Cumhuriyet’in yönetici kadroları tarafından farkına varılmış; ve bunun gerekleri, belli bir devlet siyasası olarak yaşama geçirilmiştir. Bu bağlamda yurttaşların sağlığı ile Cumhuriyet’in ekonomik-toplumsal hedefleri arasında bazen doğrudan, bazen dolaylı ilişkiler ortaya çıkmıştır. Bunlara sağlık-nüfus, sağlık-ülke savunması ya da sağlık-ekonomi gibi ilişkiler örnek olarak verilebilir. Böylelikle, Türk ulusu çağdaş sağlık hizmetlerine kavuşurken, toplumsal amaç ve hedeflere de ulaşılacaktır.
Laiklik, genel anlamda din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dini inanç ve kanaatlerin devlet yönetiminden ayrı tutulmasıdır. Demokrasi standardını yükseltmenin ve hukuk devleti olmanın şartlarından biridir. Dar anlamıyla laiklik ise devletin her türlü din, inanç ve mezhepler karşısında tarafsız kalması, çeşitli din ve inanca mensup insanlar arasında ayrım yapmamasıdır.
Buna göre;
I. Vatandaşların din ve inanç özgürlüğü garanti altına alınmıştır.
II. Millî birlik ve beraberlik güçlendirilmeye çalışılmıştır.
III. Laiklik ilkesi ile dinin, devlet yönetimi üzerindeki etkisi kırılmak istenmiştir
Hukuk alanındaki gelişmelerle ilgili verilen tabloya göre;
I. Kabul edilen kanunlar farklı zamanlarda gerçekleştirilmiştir.
II. Türkiye Avrupalı Devletlerden sadece sosyal alanda faydalanmıştır.
III. Türk Hukuku, farklı devletlerin hukuk örnek alınarak oluşturulmuştur,
17 Şubat 1923’te Türkiye İktisat Kongresi Kâzım (Karabekir) Paşa başkanlığında İzmir’de toplanmıştır. 4 Mart 1923 tarihine kadar çalışmalarını sürdüren kongrede çok önemli kararlar alınmış ve Misak-ı İktisadi kabul edilmiştir.
Kongrede alınan kararlardan bazıları şunlardır:
Ham maddesi yurt içinde bulunan sanayi dalları kurulmalıdır.
Türk vatandaşları yerli malı kullanımına teşvik edilmelidir.
Yabancı sermayenin ülkeye girişi bir kurala bağlanmalıdır.
Özel sektörün teşvik edilmesi için millî bankalar kurulmalıdır.
Günlük tüketim mallarının üretilmesine öncelik verilmelidir.
Çiftçiden alınan Aşar vergisi kaldırılmalıdır.
Madenler ülkenin millî çıkarları doğrultusunda işletilmelidir.
Yabancı sermayenin tekel oluşturmasına izin verilmemelidir.
Gümrük vergileri yerli sanayiyi geliştirecek şekilde düzenlenmelidir.