10. Sınıf: Felsefe - 4. Ünite : Bilgi Felsefesi - Bilgi Felsefesi - Ünite Tekrar Testi- Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Rönesans’tan beri teknik, insanın doğaya egemen olma
gücü olarak anlaşılır. Bu nedenle teknik büyük endüstriye
dönüşmüştür. Tekniğin ve endüstrinin bu anlamda belli bir
amacı vardır. İnsan yaşamında rahatlık ve kolaylık sağlamak.
Bilimsel bilgi ise, böyle bir amacı gütmez; o sadece
bilgi elde etmek için araştırma yapar.
Hume’a göre, “ insan ilk duyu izlenimlerinden önce düşünemediği
gibi, rüyasız uykularında da düşünemez.”
Sokrates, felsefe tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Onun
dönemine kadar “varlık” felsefenin tek konusu iken, onunla
birlikte felsefeye “bilgi” ve “değer” konuları da girmiştir. Bu
sebeple Cicero, Sokrates için, “Felsefeyi gökten yere indiren
adam.” demiştir.
“Gerçek” veya “gerçeklik” asla söylenemez. Çünkü gerçek,
söylenen şeyin veya ileri sürülen bir fikrin konusu olan şeydir.
Dolayısıyla dış dünyada nesnel olarak bulunur. Örneğin,
güneş, hava sıcaklığı, yağmurun yağması birer gerçektir.
Ama güneşin var olduğuna, havanın sıcaklığına, dışarıda
yağmurun yağdığına ilişkin bir ifade doğru ya da yanlış olabilir.
O halde doğruluk, zihinle veya zihnin ürettiği bir şeyle
ilgilidir.
Septisizm’in savunucularından Sextus'a göre; bir şeyin
mutlak biçimde doğru olduğunu belirlemek için bir kanıta
ihtiyaç vardır. Oysa bir ölçüye ulaşmak için de yine bir kanıt
gerekmektedir. Böylece kendimizi birdöngüsellik içinde
buluruz.
Dünyada mantıklı düşünen hiçbir kimsenin şüphe duymayacağı
kadar kesin doğrulukta bilgi var mıdır? ilk bakışta pek
de zor görünmeyen bu soru, gerçekte sorulabilecek en zor
sorudur. Kaçamaksız ve inanılır bir yanıtın yoluna çıkan engelleri
saptadığımız anda felsefe çalışmalarına iyice girmiş
oluruz. Çünkü felsefe böyle uç soruları yanıtlama girişiminden
başka bir şey değildir.
Farabi’ye göre, felsefe gerçektir, din de gerçektir. O halde,
bu ikisi aynı şeyleri söylerler. Felsefe akıl gücü ile yapılır, din
ise vahiy ile elde edilir. Akılın verdikleri ile vahiyin verdikleri
hep aynı kaynaktan çıkmıştır.
Kant’a göre doğru bilgi deneyle başlar, fakat deneyden doğmaz.
Deney bilginin “hammadde” sini sağlar. Ancak böyle
olması, bilginin deneyden çıktığı anlamına gelmez. Çünkü
deneyle elde edilen hammaddenin bir biçime sokulması
gerekir. Bu biçimlendirme işi zihinde bulunan bir takım zihin
kalıpları sayesinde olur. Bu kalıplar ise deneyden gelmez,
apriori (önsel) dir.
J. Devvey’e göre, insanın hayatında başarılı olmasını sağlayan,
başarılı olmasını mümkün kılan düşünce ve bilgiler
doğrudur. Bunun için o, insanın karşılaştığı problemleri
çözme gücüne sahip bilgileri başarılı birer alet olarak görür.
Ayrıca bilgiyi de, insanın çevresine uyumunu kolaylaştırıyorsa
ve onu mutlu kılıyorsa doğru kabul eder.
Descartes bilgi edinmede şöyle bir yol izler: Önce her şeyden,
kendi varlığımızdan bile şüphe edelim. Bunu yaptıktan
sonra şüphe edemeyeceğimiz tek şeyin şüphe etmek olduğunu
anlarız. Şüphe edebildiğimize göre, düşündüğümüz
de oldukça açıktır. Düşenebilmek için var olmak gerekir.
Düşünebildiğimize göre kendi varlığımızı kanıtlamış oluruz.
Bundan sonra da diğer varlıkları kanıtlamaya devam ederiz.
Bu yöntem bizi sağlam ve kuşku duymayacağımız bilgilere
ulaştırır.