10. Sınıf: Felsefe - 4. Ünite : Bilgi Felsefesi - Bilgi Felsefesi - Ünite Tekrar Testi- Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Arkesilaos, Sokrates’in “Bir şey biliyorum o da hiçbir şey
bilmediğimdir.” sözünü aşarak “Hiçbir şey bilmediğimi de
bilemem.” sözünü söylemiştir.
Dış dünyaya ilişkin gözlemlerimiz mutlak doğruları veremez.
Çünkü gözlem şimdiyle sınırlıdır. Oysa sözü edilen doğrular
yalnızca şimdiyi değil aynı zamanda geçmişi ve geleceği de
kapsar. Öte yandan gözlem bize sadece değişen varlıkları
verebilir. Oysa gerçek bilgi bize
Şüphecilik ilk Çağ’da ortaya çıkan, günümüzde de varlığını
sürdüren eleştirici bir felsefedir.
Buna göre;
I. Nesnelerin ne olduğunu bilemeyiz. Çünkü onlara yönelik
algımız, görünüşlerine bağlıdır. Sahip olduğumuz bütün
kavramlarımız ve düşüncelerimiz alışkanlıkla kurulmuştur.
II. Bilginin ortaya çıkışında sürekli nesnelerden yola çıkılmıştır.
Artık nesneden değil, aklın ve kapasitesinden yola
çıkarak nesnelere yönelinmelidir.
III. Nedensellik fikri ne zihnimizde vardır ne de nesnelerin
özünde. Nedensellik bizim alışkanlıklarımız sonucunda
olayları açıklamak üzere uydurulmuş bir kavramdır ve
hiçbir deneysel temeli yoktur.
Platon, doğuştan insan aklında bilgilerin bulunduğunu ve
bunların hatırlatma yoluyla açığa çıktığını öne sürerken; Aristoteles
insanın doğuştan bir bilgiye sahip olmadığını, ancak,
doğuştan akıl ve mantık yetisine sahip olup, bu yeti sayesinde
de akıl ve mantık ilkelerini kullanarak doğruya ulaşacağını
öne sürer.
Aristoteles “Metafizik” adlı eserinde şöyle der: “Olmayanın
olduğunu söylemek ya da olanın olmadığını söylemek yanlış,
olanın olduğunu ya da olmayanın olmadığını söylemek doğrudur.”
“Bugüne dek bir insanın başka bir insana bir şey öğrettiğine
inanmıyorum. O nedenle öğretmen, öğrenecek kişinin önüne
bütün yemekleri koyup ne güzel ve iştah açıcı olduklarını
anlattıktan sonra, öğrencinin bunları yemesini izleyen bir
yardımcı kişi olabilir.
İlk Çağ Yunan filozofu Protagoras’a göre insan her şeyin
ölçüsüdür, iyi ve kötüyü bireylerin istek ve ihtiyaçları belirlediğinden
ve bu istek ve ihtiyaçlar bireyden bireye değiştiğinden,
genel - geçer doğru bilgi yoktur. Hatta Protagoras
insanın içinde bulunduğu duruma göre bile duyumlarının
değiştiğini savunur. Bu görüşünü desteklemek amacıyla
öğrencilerine verdiği örnek ise; “Her şey insana nasıl görünüyorsa
öyledir. Rüzgâr üşüyen için soğuktur, üşümeyen
içinse soğuk değildir.” şeklindedir.
• Demokritos’a göre evrende her şey atomlardan meydana
gelmiştir. Atomlar ise duyumlarla algılanamaz. Bu
nedenle duyumlar nesnelerin gerçek bilgisini anlamada
yetersizdir. Bu yüzden, gerçeğe ulaşmak için düşünceye
başvurmak gerekir.
• Parmenides’e göre duyu ve deney aracılığıyla algılanan dış
dünya, renkli bir çokluk olarak karışımıza çıkar. Oysa
aslı bir yanılsamadır. Çünkü duyular bizi yanıltmaktadır.
Duyular dış dünya olarak doğada yoktur. Aslı olan “ Bir
olan”dır. Ona da ancak düşünceyle ulaşılır.
Sokrates’e göre, herkesin doğru olarak kabul edebileceği
kesin bilgiler mümkündür. Bu bilgiler doğuştan gelir. Bu
düşüncesini ispatlamak için,hiç geometri bilmeyen köleye
yöneltmiş olduğu sorularla bir geometri problemi çözdürmüştür.
Bunlar insanların başkalarına yeni bir şeyler öğretmediğini;
sadece doğuştan var olan bilgileri açığa çıkardığını
savunur.
Pragmatist düşünür VVİlliam James’e göre “Düşüncenin
doğruluğu, kendisini doğrulayan bir iş ya da eylemle anlaşılır.
Nitekim bir ceviz ağacındaki sincabı göremeyen avcı için,
ağaçta sincabın bulunuşunun bir anlamı yoktur.