6. Sınıf Sosyal Bilgiler 4. Ünite : Bilim ve Teknoloji hayatımızda - Ünite Tekrar Testleri Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Ülkemizin uydu teknolojisindeki çalışmaları hızla ilerlemektedir. Türkiye’nin daha önceki haberleşme uydularından farklı olarak milli imkanlarla geliştirilen TÜRKSAT 6A’nın yapımı ile Türkiye kendi haberleşme uydusunu yapabilen az sayıdaki ülke arasına katılacaktır. Sabit yörüngeye yerleştirilecek uydunun milli imkanlarla fırlatılması planlanmaktadır.
Bu bilgilerden hareketle;
I. Ülkemiz uzay çalışmalarına ağırlık vermeye başlamıştır.
II. Ülkemizdeki bilimsel çalışmalarda kendi kendine yeterlilik ilkesi üzerinde durulmuştur.
III. Yapılan çalışmanın iletişim alanında kullanılması planlanmaktadır.
Teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki hayatımıza hergün yeni bir şey katıyor. Tesla, Toyota gibi birçok otomobil üreticisi otonom (sürücüsüz araç) üzerinde çalışıyor. Birçok şirket droneları daha iyi ve verimli hale getirmeye çalışıyor. Robotlar sadece bilimkurgu ürünü mü? Birkaç yıl önce düzgün yürüyemeyen robotlar günümüzde takla atabiliyor. Bu demek oluyor ki artık kas gücü çok da önemli değil. Robotlar bizim yerimize depoda mal taşıyabilir, inşaatlarda aktif rol alabilirler.
Bilim ve teknoloji hayatımızın her alanına girmiş durumdadır. Bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler, tıbbi cihazlar hatta elektirikli otomobiller artık sadece gelişmiş ülkelerde değil, hemen hemen herkesin kullanımına sunulmaktadır. Sürücüsüz yani tam otonom araçlar deneme aşamasına gelmiştir. Genel ağ üzerinden yapılan alışverişlerde artık insansız hava araçlarıyla teslimatlar yapılmaya başlamıştır.
Bu metinden hareketle teknolojinin sürekli değişmesi ve ilerlemesinin hayatımıza yapacağı değişimler ile ilgili;
I. İnsanların günlük hayatında büyük bir kolaylaşma ve rahatlık sağlanacaktır.
II. Teknolojik icatların artması işsizliğe sebep olacaktır.
III. Üretimde ve iletişimde hız artacaktır,
Modern çağda günlük yaşam içinde insanlar bazı korkular geliştirirler. Bu korkuları genel olarak “fobi” kelimesiyle ifade edebiliriz. Bazı insanlar yükseklikten, bazıları karanlıktan bazıları ise yalnız kalmaktan korkarlar. Günümüzde ise yepyeni bir korku türü ortaya çıkmıştır: “Nomofobi” . Nomofobi cep telefonundan mahrum kalma korkusu olarak adlandırılır ve günümüzde en yaygın hale gelen fobi türüdür. Nomofobinin belirtileri şunlardır;
Koronavirüs Nedeniyle Evde Kalmak Günlük Teknoloji Kullanımını Artırıyor.
Sosyal medya uzmanı Deniz Unay, yeni tip koronavirüsle (Covid-19) mücadele sürecinde evde geçirilen zamanın teknoloji kullanımını da etkilediğini belirterek, “İnsanların pandemiden önce günlük ortalama kullanımları 4 saat civarındaydı ama şu an yaklaşık 8 saatin üzerinde sosyal medya ve teknoloji bağımlılığı ile iç içe yaşıyoruz.” dedi. Bilgi çağının yeni deneyimlerle, yeni etkileşimlerle karşı karşıya olduğunu belirten Unay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal medya bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı dediğimiz hadise artık çok daha fazla etkisini göstermeye başladı. Şöyle düşünebiliriz, ortalama insanların bu pandemiden önce günlük ortalama kullanımları 4 saat civarındaydı ama şu an yaklaşık 8 saatin üzerinde sosyal medya ve teknoloji bağımlılığı ile iç içe yaşıyoruz. Bu da maalesef teknoloji bağımlılığının beraberinde hastalıkları da getiriyor. Telefondan ayrı kalamama korkusu, sürekli gündemi takip etme, bununla beraber başlayacak göz problemleri, bel, boyun ağrıları bu izolasyon sürecinde yeme içme bozuklukları, uyku problemleri gibi birçok sıkıntıyla karşı karşıya kalacağız.
Sosyal medya üzerinden özellikle koronavirüsle ilgili gelen bilgileri olumsuz bir şekilde algılamaya başladığımızda maalesef karşılaşacağımız bir sıkıntı da, psikolojik problemler olacaktır. Endişelerimiz, kaygılarımız artacak, belki daha fazla temizlik, hijyen bağımlısı olacağız. Bir süre sonra bunun etkilediği psikolojik problemler de pandemi, sosyal izolasyon sonrasında karşımıza çıkabilir diye düşünüyorum.
Gazete haberinden düzenlenmiştir.
İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi sağlayacak, yerleşik tarih anlayışını ve bilgilerini değiştirip, dinler tarihini sorgulatacak, bir kısmımızın varlığından haberi dahi olmadığı bir çalışma 1995 yılından beri Urfa Göbeklitepe’de devam ediyor. İnşası milattan önce 10000 yılına uzanan Göbeklitepe tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor. Göbeklitepe İngiltere’de bulunan Stonehenge’den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski. Ayrıca yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır. İnşa edildikten 1000 yıl sonra üstleri insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yeniden gün ışığına çıkıyor.