9. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 4. Ünite : Gençlik ve Değerler Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
"...Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yoktur..." (A'raf, 7:79)
"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi şirk (ortak) koşmayın..." (Nisâ, 4.36)
Bir kimsenin, kendisi ihtiyaç içerinde bulunsa bile sahip olduğu imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak üzere kullanması, başkasının yararı için fedakârlıkta bulunmasıdır.
Kişinin başkasının yarar ve çıkarını kendi çıkarına tercih etmesi veya bir zarardan öncelikle onu korumasıdır.
Bir toplum içinde veya insanlar arasında benimsenmiş ve yaşatılmakta olan her türlü duyuş, düşünüş, davranış, kural ve kıymettir.
“Andolsun, Allahın Resûlûnde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'a çok zikreden kimseler için üsve-i hasene vardır.”
Kuran’ın ahlaki esaslar bağlamında bireylere yüklediği önemli bir görev de, verilen söze sadık kalmaktır. Çünkü bu prensip fertler arasında güven sağlayarak ilişkilerin normal bir şekilde yürümesine imkân verdiği için, toplumsal ilişkilerde gözetilmesi gereken temel bir düzenleyicidir. Bundan dolayıdır ki Kur’an, Allah ile sözleşmiş olan insanı ahde vefa konusunda sorumlu olarak görmektedir. Buna göre ister Allah’a ister insanlara karşı verilen sözlerde olsun her söz, ehliyet şartlarını taşıyan insan için yerine getirilmesi gereken ahlaki bir yükümlülüktür.
Osmanlı Devletinde, gayr-ı müslimlerin hak ve hukukları koruma altında idi. Örneğin, semt pazarlarının günü bile, bu kesimin dini günlerine denk gelmemesine çalışılarak mağdur olmaları önleniyordu. Bilecik’te semt pazarının günü mahalli idare tarafından pazartesinden pazar gününe alındığında dini günlerine rast geldiğinden gayr-i müslimlerin şikayeti üzerine tekrar merkezi idare tarafından pazartesi gününe alınmıştır.
İbn Haldun, sosyal bir varlık olan insanın kişiliğinin gelişmesinde yaşadığı ortamın insan üzerindeki etkisinin kalıtımdan daha fazla olduğunu savunur. Ona göre, eğer bir kimsede yaşadığı ortamın etkisiyle; kötülükler iyice yerleşmiş, ondaki iyi huylar ve ahlaki güzellikler bozulmuşsa kalıtımından gelen avantajlı özellikler ona hiçbir fayda vermeyecektir.
''Kul, Allah'ın (c.c.) evrende geçerli tabii kanunlarını gözeterek çalışır, çabalar, sebeplere sarılır ve rızkı kazanmak için tercihlerde bulunur. Allah da onun bu tercihine ve çabasına göre yiyeceğini yaratır. Allah'ın (c.c.) yegâne yiyecek veren olması, tembellik yapmayı, çalış mamayı, yanlış bir tevekkül anlayışına sahip olmayı gerektirmez. Kazanç için, meşrû yollardan gerekli girişimde bulunmak kulan, rızkı yaratmak ise Allah'tandır.'' (Hadis)
“Herkesin yaptığı iyilik kendi lehine, kötülük de kendi aleyhinedir.” (Bakara, 2:286)