11. Sınıf : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 4. Ünite : İnançla İlgili Meseleler Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Tanrı’yı değil, Tanrı ile birlikte iman edilen melek, kutsal kitap, peygamberlik, ahiret gibi kavramları da inkar ederler.
Allah’ı inkâr etmenin yanında evrenin varlığını ve evrende meydana gelen olayları tesadüfe bağlarlar.
Tanrı’nın varlığını reddetmek ve tanrı yokmuş gibi davranmaktır. Bu inanç tarihin bütün dönemlerinde bireysel olarak da olsa varlığını sürdürmüştür. Allah’ın, varlığını inkar ettiği gibi tüm dinlere ve dinlerin Tanrı tasavvurlarına da karşıdır.
Felsefi bir akım olan bu düşünce Allah’ı, ruhu inkar ederken alemin tesadüfler sonucu birtakım kombinezonlar ile meydana geldiğini kabul ve iddia eder. Tabiat olaylarının izahında hiçbir neden tanımaz. Daha geniş anlamıyla Allah'ı yaşamına dahil etmeyen, hatta bunun gereğini bile duymayan görüş olarak ifade edilmektedir.
Tanrı varlığını ve kainatın yaradılışını
Tanrı, ilk neden olarak evreni yaratmıştır, ancak evreni yaratmakla işini bitirmiştir. Evren artık kendi yasaları ile işlemektedir.
Tıpkı bir saatçinin, saatini imal edip, saati kurduktan sonra, onunla bir ilişkisinin kalmaması gibi Tanrı' da yarattığı evrene müdahale etmez.
İnanç koşullanmalarını, hayalî yaratıkları ve olayları reddeder. Ateist bakış açısıyla tanrının yanı sıra tüm metafizik inançlar ve tüm ruhanî varlıklar da reddedilir. Her tür metafiziği reddettiği için, kendini metafizik öğeler üzerinden temellendiren dinlerin metafizik boyutlarını da reddeder. Yani bu, özellikle dinlere karşı sergilenen bir duruş değil, genel olarak tüm metafizik inanışlara karşı bir duruştur.
Din doğru bir şekilde öğrenilmez ve anlaşılmazsa birçok olumsuzluk ortaya çıkar. Hurafe ve batıl inanışlar artar; taassup, cahillik, kin ve düşmanlık yaygınlaşır. Bu gibi olumsuzlukların yaşanmaması için dinimiz, insanların temel hak ve özgürlüklerine önem vermiştir. Herkesin inanç ve düşünce özgürlüğüne sahip olduğunu belirtmiştir. Buna göre her insan, istediği dine inanıp inanmamakta özgürdür. Bu konuda hiç kimseye baskı yapılamaz.
Laiklik olmadan, gerçek bir düşünce özgürlüğü olamaz. Laiklik olmayan yerde önem taşıyan öğe ulus değil, inananların oluşturduğu ümmettir.
“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur.” (Nisâ, 48)
Ruha tapma anlamındadır. Doğadaki tüm varlıkların bir ruha sahip ve canlı olduğuna inanmadır. Ruhun öldükten sonra var olduğu düşüncesiyle ilk olarak ortaya çıkmıştır. Ruhun insanların etrafında gezdiğine ve onlara müdahale ettiğine inanılır. Bu nedenle bu ruhlara adaklar adanılır, kurbanlar kesilir ve dualar edilir.