9. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 4. Ünite: Masal/Fabl - Masal/Fabl Çeşitleri ve Özellikleri Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Bir gün meşe dedi ki kamışa:
- Tabiattan şikâyet etmekte hakkınız var.
Tarlakuşuyla bile çıkamazsınız başa
Esmeyegörsün ufacık bir rüzgâr.
Suyu şöyle karıştıracak kabar,
Yerlere yatarsınız hemencecik
Oysaki benim alnım dağlar misali dimdik
Gün ışığını kestiği yetmiyormuş gibi,
Dinlemez ne kasırga ne de tipi
Her rüzgâr sizin için fırtına, bana meltem
Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken, devler şıngır mıngır cirit oynarken, anamın beşiğini babam tıngır mıngır sallar iken, ben diyeyim şu kadar yıl önce, siz deyin bu kadar yıl önce, bîr köyde...
(I) Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar, MÖ 1. yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Hint yazarı Beydeba’ya aittir. (II) Beydeba’nın fablları Kelile ve Dimne adlı bir eserde toplanmıştır. (III) Aisopos Masalları, MÖ 6. yüzyılda yaşadığı varsayılan Eski Yunan masalcısı Aisopos (Ezop) tarafından anlatıldığına inanılan fabllardır. (IV) Türk edebiyatında fabl türünün ilk örneği Şeyyad Hamza tarafından Harnâme (15. yüzyıl) ile verilmiştir. (V) Batılı anlamda ilk fabl örnekleri ise Şinasi tarafından Tanzimat Dönemi'nde verilmiştir.
Fabl türündeki metinlerin sonunda her zaman bir ahlak dersi verilir. Bu türdeki ders veya mesajlar kısa ve açık olarak sunulur. Bu mesaj anlatılan hikâyenin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkar ve bir atasözü veya özdeyiş biçiminde açıkça ifade edilir.
Türk edebiyatında Uygur Dönemi eseri olan --- masal özelliği gösteren ilk eserlerdendir. Osmanlı Dönemi’nde sözlü gelenekten derlenerek hazırlanan --- ilk Türk masallarındandır. Arap ve İran kaynaklı --- ise Doğu toplumlarının hayal dünyasının ürünüdür.
Fabllar genellikle manzum yazılmakla birlikte mensur olarak da kaleme alınmaktadır. Bu türün ilk örneklerini Batı’da --- bizde ise XV. yüzyılda Harname adlı eseriyle --- vermiştir. Tanzimat'ta ise bu türde Batılı anlamda ilk eserleri Şinasi vermiştir.
Bir varmış, bir yokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellâl iken, horoz imam iken, manda berber iken, annem kaşıkta, babam beşikte iken... Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten... Annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi... O öfke ile Tophane minaresini cebime sokmayayım mı borudur diye... O öfke ile Tophane güllesini cebime doldurmayayım mı darıdır diye... Orada buldum iki çifte bir kayık. Çek kayıkçı Eyüp’e...
Bir eşek var idi za’if nizâr
Yük elinden katı şikeste vü zâr
Gâh odunda vü gah suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi
Yok mıdur gökte bizüm ılduzumuz
K’olmadı yir yüzinde boynuzumuz
Ağustos böceği bütün yaz
Saz çalmış, türkü söylemiş.
Karakış birden bastırınca
Şafak atmış zavallıda;
Bir şey bulamaz olmuş yiyecek:
Koca ormanda ne bir kurtçuk, ne bir sinek.
Gitmiş komşusu karıncaya:
— Aman kardeş, demiş, hâlim fena;
Bir şeycikler ver de kışı geçireyim.
Yaz gelince öderim,
Ağustosu geçirmem bile.
Ödemezsem böcek demeyin bana.
Karınca iyidir hoştur ama
Eli sıkıdır: Can verir, mal vermez.