12. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 4. Ünite: Roman - Cumhuriyet Dönemi (1950 -1980) Romanı Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Modern Türk romanının önde gelen ustalarındandır. Romanlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanınmıştır. Aylak Adam romanındaki “C". Anayurt Otelindeki “Zebercet” gibi unutulmaz karakterler yaratmıştır. Yarım kalan Canistan romanı bir başka romanıdır.
Modernizmi anlatan bir öğretmen, modernizmi esas alan eserlerde;
I. olayın birey üzerindeki etkisinden hareketle toplumsal faydayı esas alma,
II. bilinç akışı, iç diyalog gibi gelenekselin dışındaki tekniklere başvurma,
III. ideolojik argümana yaslanma ve eserleri bu doğrultuda oluşturma,
IV. bireyin yalnızlığı, bunalımlarını, çevreye yabancıiaşmasını ele alma
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, yaşanan olayların, izlenimlerin, duygu ve düşüncelerin kahramanın ağzından anlatıldığı bir ben romanıdır. Roman kahramanı 15 yaşında, hasta bir gençtir. Romanda başta genç olmak üzere diğer kişi ve olayların psikolojik çözümlemesi başarıyla yapılmıştır. Olaylar 15 yaşındaki genç üzerine kurulsa da Nüzhet ve Doktor Ragıp da romanın önemli kişileridir. Ancak bunlar ikinci planda ve silik olarak bırakılmıştır. Hasta gencin, kaldığı konakta Nüzhet'e duyduğu karşılıksız sevgi, romanın okunurluğunu olumlu yönde etkilemiştir.
I. Metin:
Binlerce kuş bir gün kendilerine bir padişah seçmeye karar verirler, ama hüthüt kuşu onlara zaten Simurg adlı bir padişahları olduğunu söyler. Simurg'u bulmak üzere hüthüt kuşunun rehberliğinde yola çıkarlarsa da ancak otuzu bu çetin yolculuğu tamamlayabilir. Simurg’u gördüklerinde anlarlar ki Simurg(Arapça anlamı otuz kuş) kendileriymiş.
II. Metin:
Galip, eşi ve aynı zamanda amcasının kızı Rüya’nın bir sabah evden kaçtığını fark eder. Rüya’yı bulmak için İstanbul sokaklarında bir arayış yolculuğuna başlar. Yolculuk esnasında, ülkenin en meşhur köşe yazarı ve aynı zamanda Galip’in amcasının oğlu Celal’in yazılarındaki "sırlar”dan faydalanır. Romanın sonunda Galip, aslında Celal’in kendi olduğunu anlar.
(I) Modernizm, Türk edebiyatında ilk olarak Oğuz Atay'ın Tutunamayanlarıyla görülür. (II) Bu romanın ardından Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli, Ferit Edgü’nün Hakkâri'de Bir Mevsimiyle modernist ilk ürünler 1970'lerde verilmeye başlanır. (III) 1950'lerden günümüze ise Nazlı Eray Ay Falcısı, Bilge Karasu Gece, Orhan Pamuk Kara Kitap, Yeni Hayat eserleriyle modernist edebiyatın öncülüğünü yaparlar. (IV) Ayrıca Adalet Ağaoğlu’nun Bir Cinayet Romanı, Hasan Ali Toptaş'ın Puslu Kıtalar Atlası adlı romanları ise Türk edebiyatında postmodernist edebiyatın en önemli ürünleridir. (V) Bu tarz romanlarda üst kurmaca, bilinç akışı, metinler arasılık gibi yöntem ve tekniklere başvurularak tekdüzelik ortadan kaldırılır.
On alt bölümden oluşan “Sabah", Aysel'in sabah uyanmasından kuaföre gidişine kadar geçen süreyi anlatan, büyük ölçüde Aysel'in bilinç akışı ve iç konuşmalarıyla ilerleyen en geniş bölümdür. Yaşadığı zamanın bireyi daraltan bütün etkilerine maruz kalmış romanın başkişisi Aysel'in, daracık bir zamana sığdırılan ölümüne iç hesaplaşması romanın merkezindedir. Aysel başarılı bir akademisyendir, arkadaşlık ilişkilerinde uyumlu ve naziktir, iyi bir evlattır, yolunda giden bir evliliği vardır. Görünürde böylesine sağlıklı ve başarılı olan bir kadının bir otel odasında, çırılçıplak soyunarak ölüme yatmasının bunalımda olmasının ötesinde anlamlar taşıdığı açıktır. Aslında Aysel huzursuz ve yalnızdır. Kendisini sıkışmış hissetmektedir. Onu saran her şeyden ve herkesten uzaklaşmak, sıyrılmak ister. Özgürleşebilmek için ölüme sığınmaya kararlıdır ancak bunu geçmişiyle yüzleşmeden yapamaz.
I. Bir gölge gibi, masaya doğru yeniden yürüdüm. Sonra dayımın hikâyesini yazabilmek için kalktım, sendeleye sendeleye, ürkek...
II. Bakarken cama yansıyan yüzümün görüntüsü gitti, bir an için Haydar'ın yüzüne karıştı tabii. Karışınca da ister istemez ben kendime dışarıdan bakıyormuşum gibi oldum.
III. Sonra, tuttum, büyük bir hevesle yıllar önce yazdığım Bin Hüzünlü Haz adlı hikâyemin içinde yokluğuyla var olan Alaaddin’e benzettim.
I. Orhan Pamuk, İlk romanında Nişantaşı'nda yaşayan bir ailenin üç kuşak boyunca yaşadıklarını tarihsel bir kurgu içinde ele almıştır.
II. Modern anlatım teknikleri ve bireyin iç dünyasına yönelik konularıyla dikkati çeken Yusuf Atılgan’ın bir yalnızlığın bunalımını anlattığı eserinde kâtiplik yapan Zebercet’in ruhsal dünyası açığa çıkarılır.
III. Bunalımlı insanların bunalımlı yaşamlarını anlatmayı seven Tutunamayanların yazarı, öykü türündeki eserinde toplum dışına itilmiş, içine kapanık, kimliksiz bireylerin dünyasını anlatır bize.
IV. Rasim Özdenören, Türk öykücülüğünün kilometre taşlarından biri olan eserinde, ülkemizdeki sosyo-kültürel değişimin ailedeki çözülmeye kadar varan sarsıcı etkilerini şairane bir üslupla anlatır.
Çok kısa süren hayatında hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimlerindeki yeniliklerle modern edebiyatın öncü isimlerinden olmuştur. Roman, öykü, tiyatro, günlük gibi değişik türlerde eser vermiştir. Turgut Özben, Selim Işık gibi toplum kurallarıyla çatışma içinde olan aydınların iç dünyalarını mizahın gücünden, modern ve postmodern anlatım tekniklerinden ustaca yararlanarak anlatmıştır. Yazar, Mustafa İnan'ın hayatını anlatan bir de biyografik roman yazmıştır.