12. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 4. Ünite: Roman - Tanzimat Romanı Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Türk edebiyatının ilk realist romanı kabul edilen eser, Servet-i Fünun dergisinde yayımlanmıştır. Eserin kahramanı Bihruz Bey hakikatte romantik bir tiptir. Berna Moran'a göre “zararları kendilerinde olan birer budala sayılan” züppe tipi, Bihruz Bey, vasıtasıyla romanda romantik, hayalci tiplerle alay edilmektedir.
Eser kıskançlık duygusunun kontrol altına alınamadığında insana ve çevresine nasıl zararlar verebileceğini anlatması yönüyle ilk tezli romandır. Ayrıca edebiyatımızda ilk psikolojik ve natüralist roman denemesi olarak kabul edilir. Romanda küçük yaşta annesini kaybeden, sevgi ve şefkatten yoksun kalan Zehra’nın, büyüdüğünde babasının isteği üzerine Suphi adında biriyle evlendirilmesi ve kıskançlığı nedeniyle evliliğini ve çevresindekileri mahvetmesi anlatılır.
Şimdi kıssadan alınacak hisseye gelelim: Terbiyeniz altında bir genç kız var mı? Gözüne bir siyah perde çekerek dünyayı ona öyle göstermeye kalkmayınız. Zira o perdeyi birazcık aralamaya gücü yeterse dünya sevdasının parlaklığı gözlerini kör edecek kadar kamaştırır.
Otobiyografik bir romandır. Döneminin bürokrasisini, sosyal, ekonomik ve siyasi sorunlarını eleştiren bir eserdir. Romanın konusu kalkınmanın köylerden başlaması gerektiği fikri üzerine kurulmuştur. Ahmet Mithat ve Nabizade Nazım'ın eserlerinden sonra Türk edebiyatında köye yönelişi temsil eden diğer öncü bir eserdir. Roman kalkınmanın köyden başlaması gerektiği düşüncesini bir çiftlik projesi çevresinde sergilemesi ve idealist roman kişilerini geleceğin insan modeli olarak göstermesiyle dikkat çeker. Dönemin birçok sorununa eleştirel bakış açısı getirmekle kalmaz, aynı zamanda çözüm önerileri de sunar. Romanda Mansur Bey’in geleceğe tasavvurları, köy ve çiftlik çevresinde uygulamaya koyduğu planlarla ütopik yapı kazanır. Ancak, bu ütopik arayış 93 Harbi ve değeri düşük insanlar yüzünden yarıda kalır.
Tanzimat’la birlikte edebiyatımızda görülmeye başlayan yanlış Batılılaşma roman karakterlerine yansımıştır. Romanlarda müspet kahramanlar iyi eğitimlidirler. Menfi tiplemeler ise cimri ve eğitimsizdirler. Müspet tiplemeler karşılaştıkları güçlüklerden akıllan sayesinde çözüm yolunu bulup huzura ulaşırlar. Menfi tiplemeler genellikle hayal kırıklıkları yaşarlar. Menfi (olumsuz) tiplerden birisi de mirasyedi ve alafranga züppe tipidir.
• Böyle bir hastalığa yakalanan kimse ne olur bilirsiniz ya. Günden güne sararır, solar, zayıflar. İşte Can da o hâle geldi. Felatun Bey’in de demiş olduğu şekliyle havuç ve hatta pancar gibi olan o gürbüz İngiliz kızı, ayva gibi de değil, belki patates kadar renksiz oldu kaldı. Dudakları dertli koyunların akciğerleri gibi olmuştu. O mavi gözler çukurlaşıp köhne firuzeye dönmüştü.
• Vay, öyle ise bizim Rakım Efendi, Felatun Bey'in dediği gibi saman altından su yürütenlerdendi. Evet Efendim! Biz burada, bir meleğin hâlini tasvir etmiyoruz.
Türk okuyucusu, Batılı roman örneklerini 1860’tan sonra görmeye başladı. --- Fransız yazar Fenelon’dan yaptığı --- tercümesi. Batılı romanın bizde görülen ilk örneğidir.
(I) İlk olarak 1896'dan itibaren Servet-i Fünun’da yayımlanmaya başlanan Araba Sevdası edebiyatımızda ilk realist romandır. (II) Romanda babasının ölümüyle servet sahibi oluveren mirasyedi bir gencin Çamlıca’da gördüğü Periveş’e olan platonik aşkı uğruna servetini ve kendini tüketmesi anlatılır. (III) R. Mahmut Ekrem romanda başkahraman Ali Bey vasıtasıyla romantik, hayalci tiplerle alay etmektedir. (IV) Ressam Halil Paşa tarafından resimlenen eser, bu yönüyle ilk resimli roman olma özelliği gösterir. (V) Eserde modern romanlara özgü olan iç konuşma ve bilinç akışı teknikleri kullanıldığı da görülmektedir.
Yazgıya dönüşen köleliğin romanıdır. Daha önce Felatun Bey ve Rakım Efendi ile İntibah romanlarında arka plan konusu olarak ele alınan kölelik konusunun ana tema olarak ele alındığı ilk eserdir. Kafkas esiri olarak getirildiği konakta iradesi dışında bir hayat yaşayan Dilber’in Nil Nehri’nde son bulan hikâyesiyle kölelik konusunun olumsuzlukları sergilenir.