5. Sınıf: Türkçe - 3. Ünite: Parçada Anlam - Konu Başlık Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Çocuğun duygu ve düşünce gelişimine önem veren ana baba, çocuğu şöyle görür: Çocuk kendi içinde bütünlüğünü oluşturan, kendi deneyimleriyle öğrenen, keşfettiği değerler ve öğrendikleri bilgiler çerçevesinde kendi “iyi” ve “doğru”larını bularak davranışlarını seçen, yöneten bir “küçük insan''dır. Gelişimi için en iyi yöntem onunla insan insana sohbet içinde olmaktır. Çocuğun görünüş, konuşuş ve davranışının biçimlenmesine önem veren ana baba ise şöyle düşünür: Bu çocuğun sorumlusu benim: ona neyi, ne zaman, nasıl giyeceğini, söyleyeceğini ve yapacağını benim öğretmem gerekir. Onun terbiyesi için en iyi yöntem onu gözetleyen, denetleyen, nasihat eden, onun korktuğu, çekindiği bir ana-babalık yapmaktır.
Anadolu bir yanda, yiğit yaşar koynunda
Âşıklar destan yazar dağlarda
Kuzusuna, kurduna; Yunus’una, Emrah’a
Bütün âlem kurban benim yurduma
Elif, ailesinin ekonomik sıkıntıları nedeniyle halasının yanına gitmek zorunda kalır, orada okula başlar. Annesini özler ama bu yeni çevreyi de tanıdıkça sever. Bahçedeki yalancı portakal hep ilgisini çeker. Bazen kendisinin, bazen çevresindeki insanların “yalancı portakal” gibi olduğunu hayal eder. Okulda öğretmenine evde yaşadıklarını değiştirerek, uydurarak anlatır. Elif, okulda yalancı portakal olur. Eve gelince de okulda yaşadıklarını değiştirerek anlatır. Ama bu yalancı portakal olan kişi sadece Elif değildir. Bazen Elifin halası, bazen öğretmeni de yalancı portakal gibi davranmaktadır.
Cam, günlük hayatımızın olmazsa olmazlarındandır. Cam, insan sağlığına zararı olmayan zarif ve kullanışlı bir madde olması nedeniyle çokça talep görür. Antik çağlardan beri gerek inşaat malzemesi gerekse süs eşyası olarak camdan faydalanılmaktadır. Günümüzde hâlen basit araç gereçlerden iletişime ve uzay teknolojilerine kadar çok yaygın bir kullanım alanı vardır. Mutfak eşyaları, pencereler, aynalar, mobilyalar, aydınlatma elemanları cam ile en çok karşılaştığımız yerlerdir.
Havlamak, vızıldamak, şarkı söylemek ve sallanmak… Hayvanlar hiç de aptal değildir. Belki cümle kurarak konuşamazlar ama susmazlar da. Konuşmak yerine, işaret vermek için kokulardan, seslerden, ışıklardan, renklerden ve hareketlerden yararlanırlar. Dostlarını tehlikelere karşı uyarmak, arkadaşlarını yiyecek kaynağına götürmek ve çok daha fazlasını yapmak için mesajları kullanırlar. Esasında hayvanlar âlemindeki iletişim o kadar zengindir ki bunun yanında insanlar sessiz kalır.
Zülfü Livaneli, 20 Haziran 1946 yılında Mustafa Sabri Livaneli ve Şükriye Livaneli’nin çocukları olarak Konya’da dünyaya geldi. Henüz küçük yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladı ve bağlama çalmayı öğrendi. Onlarca müzik albümü yapan Zülfü Livaneli, aynı zamanda yazdığı romanlarla da iyi bir edebiyatçı kimliğine sahiptir. Hem yaptığı albümlerle hem de yazdığı romanlarla pek çok ödüle layık görülmüştür.
Halk edebiyatı türleri içinde yer alan türkülerin çok kuvvetli bir ifade gücü vardır. Yüreğimizin derinliklerine işleyen etkili anlatımları, toplumu bütün yönleriyle ele almaları ve yansıtmaları türkülerin önemli özelliklerindendir. İnsana ait tüm duyguları içeren türküler, Türk toplumunun yaşamını gerçekçi bir biçimde yansıtır. Bunu da halkın konuştuğu Türkçe ile dile getirir. Unutulan, kullanılmayan pek çok kelimenin türkülerde canlılığını koruduğu bilinmelidir. Bu yönüyle türküler, toplumumuz için hazine değerindedir.