5. Sınıf: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 4. Ünite: Hz. Muhammed ve Aile Hayatı - Ünite Tekrar Testleri - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirini iyi ağırlasın. Bunun uygun süresi bir gün ve bir gecedir. Misafirlik (hakkı) üç gündür, bundan sonra (misafire ikram) sadakadır. Misafirin de ev sahibini sıkıntıya sokacak kadar onun yanında kalması helal olmaz.”
(Hz. Muhammed s.a.v.)
Peygamberimiz, amcalarından Ebu Talib’i, Hz. Abbas’ı ve Hz. Hamza’yı çok severdi. Zira Ebû Tâlib onu himayesine alarak vefatına kadar kendisine sahip çıkmıştı. Hz. Hamza da müşriklerin çeşitli hücumlarına karşı onu savunmuştu. Uhud Savaşı’nda şehit düşünce Hz. Peygamber çok üzülmüş, kendini tutamayıp gözlerinden yaşlar boşalmıştı.
Bir yolculuk esnasında Hz. Peygamber ashabtan uzaklaşınca, sahabiler iki yavrusu olan küçük bir kaya kuşu görmüşler ve kuşun yavrularını almışlardı. Anne kuş, yavrularını kurtarmak için çırpındığı sırada Hz. Peygamber gelerek, “Kim aldı bu kuşun yavrularını, kim acı çektiriyor ona? Hemen verin yavrularını,” buyurmuştu. Başka bir gün de ashabın yaktığı karınca yuvasını görmüş ve “Karıncaları kim yaktı?” diye sormuştu. Ashab, “Biz” deyince, Hz. Peygamber, “Gerçek şu ki, ateşle azap etmek, ateşin yaratıcısından başka hiç kimse için uygun ve meşru değildir,” buyurmuştur.
Bazen Peygamberimize (s.a.v) çok sayıda misafir gelirdi. Peygamberimiz (s.a.v) evde ne var, ne yoksa misafirlere ikram eder, kendileri ve ev halkı geceyi aç olarak geçirirlerdi. Peygamberimiz (s.a.v) geceleri uyanır, misafirlerin bir ihtiyacının bulunup bulunmadığını sorardı. Onları yolcu edinceye kadar her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı.
Bu parçadan hareketle;
I. Hz. Peygamber misafirlerine çok değer verirdi.
II. Hz. Peygamber misafirlerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılamıştır.
III. Hz. Peygamber misafirlerine az yemek ikram ederdi.
Peygamberimiz (s.a.v.), gücü yettiği ölçüde yoksullara maddi yardımda bulunurdu. Yaşlı, güçsüz, kimsesiz olan insanlarla ilgilenirdi. Engellilere yardım ederek ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunurdu. Çocuklarla şakalaşır, zaman zaman oyunlarına katılarak onlara eşlik ederdi. Nitekim Hz. Enes, “Çocukluk günlerimde arkadaşlarımla oynarken Resulullah yanımıza gelir, başımızı okşayarak bizi severdi, oyunumuza katılır ve bizimle şakalaşırdı” demiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.), sabah namazını tamamlayınca yüzünü ashabına döner ve şöyle derdi, “İçinizde hastası olan var mı? Ziyaret edelim. Hayır, derlerse, peki cenazesi olan var mı? Defnedelim.” derdi. Peygamberimiz, ashabını çok severdi. Ashab da Peygamberimizi çok severdi. Ölümüne yakın onların gözüne bakarak ağlamıştır, bir müddet de olsa onlardan ayrılacağı için.
Hz. Peygamberin süt annesi Halime’nin köyünde kuraklık olmuş ve tüm hayvanları ölmüştü. Süt annesi, Hz. Peygambere gelerek bu kuraklığı üzüntü içinde anlatmıştı. Hz. Muhammed (s.a.v.) o zamanlar Hz. Hatice (r.a.) ile evliydi. Hz. Hatice (r.a.) bu durumdan haberdar olunca Hz. Peygamberin süt annesine kırk koyun ve yüklerini taşıması için bir de deve hediye etmişti. Hz. Hatice (r.a.) her zaman eşine destek olmuş ve akrabalarına karşı çok cömert davranmıştı.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir defasında Safvân bin Ümeyye isimli henüz Müslüman olmamış birisine bir vadi dolusu deve ve koyun hediye etmiş, bunun üzerine Safvân bin Ümeyye, “Bir peygamberden başka kimsenin kalbi bu kadar cömert olamaz.” diyerek Müslüman olmuştur. Daha sonra Safvân bin Ümeyye. kavminin yanına döndü ve onlara; “ Ey kavmim! Müslüman olun. Vallahi Hz. Muhammed (s.a.v.) öyle cömert davranıyor ki yokluktan ve yoksulluktan hiç korkmuyor.” dedi
“Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından ve bildiklerini yaşayıp yaşamadığından sorguya çekilmedikçe, bulunduğu yerden kıpırdayamaz.”