5. Sınıf: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi - 4. Ünite: Hz. Muhammed ve Aile Hayatı - Ünite Tekrar Testleri - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Hz. Peygamber’in güzel ahlâkı, eşi Hz. Aişe’ye sorulduğunda, “O, insanların en güzel ahlâklısı idi. Hiçbir çirkin söz söylemez ve hiçbir çirkin harekete tenezzül etmezdi. Çarşı ve pazarlarda bağırıp çağırmaz, kötülüğe kötülükle karşılık vermezdi. Affeder ve hatta yüzünü çevirip hatayı görmezden gelirdi” diye cevap vermişti.
Muaz b. Cebel’den rivayet edilen şu hadis, komşuluk hakkını ve ona yapılacak muameleyi son derece kapsamlı bir şekilde sunmaktadır: “Ey Allah’ın Rasulü! Komşunun, komşu üzerindeki hakkı nedir?” dedik. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu: “Senden borç isterse ona borç verirsin. Senden yardım isterse ona yardımda bulunursun. Muhtaç duruma düşerse ona verirsin. Hastalanırsa onu ziyaret edersin... Yine bir meyve satın alırsan ona hediye gönderirsin...”
Hz. Hüseyin; namaz kılmayı, Kur’an okumayı ve dua etmeyi çok seviyordu. Bazen bir günde yüzlerce rekât namaz kılardı. Ömrünün son gecesinde dahi, susuz ve çorak “Kerbela” çölünde namazını terk etmemiş, Allah’a dua etmeyi ihmal etmemiştir.
Hz. Peygamber çocuklara onların hoşuna gidecek güzel lakaplar takar, çocukların hoşlanacakları şakalar yapar ve onlarla konuşurdu. Meselâ, Hz. Enes’e ‘Zü’luzüneyn’ (İki kulaklı) diye seslenmiş, beş yaşındaki Mahmud b. Er-Rebi’nin yüzüne su püskürtmüş, küçük kuşu ile oynayan Hz. Enes’in kardeşi Ebu Umeyr’e de “ Ey Ebu Umeyr, bülbülcüğün ne yaptı” diye sormuştur.
Hz. Hüseyin bir gün sokaktan geçerken yolda bir grup fakirin yere serdikleri bir örtünün üzerinde kuru ekmek parçaları yediklerini görür. Hz. Hüseyin’i görünce onu sofralarına davet ettiler. O da daveti kabul ederek oturup onlarla birlikte kuru ekmek yedi ve: “Allah kibirlenenleri sevmez” buyurdu. Sonra da; “Ben sizin davetinizi kabul ettim, siz de benim davetimi kabul edin” buyurarak onları evine davet etti. Eve vardıklarında Hz. Hüseyin evdekilere ne varsa getirmelerini söyler. Böylece hem bu yoksul insanları evinde ağırlamış hem de bir İslam büyüğü olarak gerçek bir alçakgönüllülük ve yardımseverlik örneği sergilemiştir.
Onun gözünde malın, mülkün ancak ihtiyaç sahiplerine, fakirlere ve muhtaçlara veriliyorsa ve bunlar hayır yolunda kullanılıyorsa değeri ve önemi vardı. Bunun içindir ki eline ne geçtiyse hemen muhtaçlara dağıtmış ve yanında üç günden fazla bir şey tutmak istememişti. Kendisinden bir şey istenildiğinde var olup da vermediği veya yok dediği görülmemişti. Varsa verir, yoksa bir başkasından borç alıp verir, isteyeni boş çevirmezdi.
Hz. Peygamber insanlara adil, hoşgörülü ve samimi davranırdı. Yüzünden tebessüm eksik olmazdı. Onun en belirgin özelliklerinden biri de merhametli olmasıydı. O, kimsenin üzülmesini ve sıkıntıya düşmesini istemezdi. Haksızlıklara karşı çıkardı. Kötülüklerle mücadele ederken sabırlı ve kararlı davranırdı. Yüce Allah, onun bu özelliklerini Kur’an-ı Kerim’de “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin."(Kalem suresi, 4.ayet) ayetiyle ifade etmiş ve Müslümanların da aynı şekilde davranmasını istemiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.) çok sade bir hayat sürdürmüştür. O gençliğinde ve Hz. Hatice ile evlendikten sonra, ticaret yapmış ve varlıklı bir aile haline gelmiştir. Buna rağmen o hiçbir zaman sade yaşantısını terk etmemiştir. Onun kıyafetleri, sade ve gösterişten uzaktı. Ev eşyaları konusunda da israftan sakınırdı. Onun evine, ihtiyaç olmayacak eşyalar satın alınmaz, ihtiyaç olan eşyalar kullanılırdı. Yiyecekler konusunda da israftan sakınılırdı. Evdeki ekmek artıkları atılmaz, mutlaka değerlendirilirdi. Yemekler çöpe atılmaz, sofrada fazla çeşit bulundurulmazdı.
Fakir bir adam uzun yolculuktan sonra gelip Hz. Hüseyin’in evinin önünde durdu. Evin kapısının önüne gelince yüksek sesle Hz. Hüseyin’i överek şunları söyledi: “Senin evine gelip de kapını çalan kimse asla zarar görmez. Sen bağışlayansın, hatta dahası, sen bağış madenisin. Baban da kötülerin katili ve kâfirlerin korkulu rüyasıydı. ”Bu sırada namazda olan Hz. Hüseyin ihtiyar adamcağızın sesini duyunca namazını hemen kılıp kapıyı açtı. Fakir ihtiyarın perişan halini görünce dört bin dinar parayı yaşlı adama bağışlayıp; “ Bu parayı al ve daha fazlasını veremediğim için özrümü kabul et.” Fakir ihtiyarın gözleri dolmuştu, ağlayarak şunları söyledi; “Allah’ım! Bunlar tertemiz ve güzel ahlâklıdırlar...”