10. Sınıf: Felsefe - 6. Ünite : Ahlak Felsefesi - Ahlak Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Evrensel ahlak yasasının varlığını sübjektif özelliklere bağlayanlara
göre, bu yasa insanın dışından kaynaklanmaz.
Ahlak yasası, bütün insanlarda var olan, dolayısıyla da evrensel
olan insan ihtiyaç ve eğilimleri temelinde belirlenir.
Bu yasayı belirleyen, insan yaşamı ve doğasıdır.
“Hemen hemen bütün dinler adam öldürmeyi, zinayı, yalan
söylemeyi kötü bir şey olarak redderler. Dinlerin bu talepleri
bütün ciddi ahlak sistemleri için de geçerlidir. Bunlar, dinlerin
ve ahlak sistemlerinin evrensel talepleridir. Ancak yine
de birbirinden farklı dinler ve ahlak sistemleri mevcuttur.”
“Hayvanlar genel olarak içgüdüleri tarafından yönlendirilen
varlıklardır. Delilere gelince, onlarda da davranışların yönlendiren
akıl ve seçme yetkisi değil, yoğun ve hastalıklı olan
duygular ve düşüncelerdir. Aynı şekilde yetişkin insanda iyi
ve kötüyü bilme ve ayırt etme yetisi olan zihinsel olgunluk,
bir çocukta yeterli derecede ortaya çıkmamıştır.”
insan davranışı genel olarak veya sosyal bilimlerin konusunu
oluşturur. Tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi
bilimler esas olarak insan davranışlarını incelerler. O halde
sosyal bilimler ile ahlak felsefesi arasında ne fark vardır?
Zira insanların ahlaki davranışları da neticede genel olarak
davranışların bir parçasıdır.
I. Evrensel bir ahlak yasası var mıdır?
II. Doğruluk nedir?
III. Ahlaki eylemin nitelikleri nelerdir?
IV. Tanrı var mıdır?
V. insan eylemlerinin amacı nedir?
J. Bentham'a göre, bütün canlılar gibi insan da doğası gereği
acıdan kaçar, hazzı ister. İnsan, haz veren şeyleri acı
veren şeylerin karşısına koyup iyice tartıp değerlendirmelidir.
Ahlaki eylemde bulunmak isteyen insan, akla uygun j-j
davranarak kendi iyiliği için herkesin iyiliğini göz önünde
tutmalıdır.
Normal koşullarda yemek yeme eylemi ahlaki eylem değildir.
Ancak kendisine ait olmayan yiyeceklerden izinsiz olarak
yemek, bu eyleme ahlaki bir nitelik kazandırır.
“Beş yaşımdayken, annem bana hayatın anahtarının mutluluk
olduğunu söyledi. Okula gittiğimde büyüyünce ne olmak
istediğimi sordular. “Mutlu olmak” istediğimi yazdım.
Bana ödevi anlamadığımı söylediler, ben de onlara hayatı
anlamadıklarını söyledim.”
Kişi uyuşturucu alarak araç kullanmadıkça, uyuşturucu almak
için ailesini ve çevresini maddi ve manevi olarak zorlamadıkça
veya ihmal etmedikçe, uyuşturucu kullanabilir.
Stirner'e göre, her birey benzersizdir ve bu benzersizliğini
geliştirmek zorundadır. Stirner'ın bundan çıkardığı ahlaki
sonuç, ben'in (ego) en yüksek değer olduğu ve bireyin kendisi
dışında hiçbir şeye ve hiçbir kimseye karşı bir sorumluluk
altında olmadığıdır. Ona göre ödevler ve haklar mevcut
değildir. İnsan eylemlerini haklı çıkaran şey, sadece kendi
bedeninin gücüdür.