7.Sınıf : Türkçe 3.Ünite : Paragraf - Ünite Tekrar - Test Sorular
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Öğretmen, sınıfta arkadaşlarının başarısını kıskanan Zeynep'e; “Niçin arkadaşlarının başarılı olmasını istemiyorsun?” diye sordu. Zeynep, bir süre düşündükten sonra “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum, en iyi ben olmalıyım.” dedi. Öğretmen, masasından kalktı; eline bir parça tebeşir aldı ve yere bir çizgi çekti. Zeynep’e bakarak “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi. Zeynep, bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi. Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti. Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor, diye sordu. Zeynep, “Daha kısa...” diyerek başını öne eğdi. Dersini almış, hatasını anlamıştı.
İlkbahar, doğa döngüsünde kış ile yaz arasındaki mevsime denir. İlkbahar nedir, diye bana sorsalar: Hani kuruyan ağaçlar tekrar yeşeriyor, hani börtü böcekler yuvalarından çıkıyor, leylaklar açıyor, güneş göz kırpıyor ya işte bir umuttur ilkbahar, derim. Sanki bize biri, “Bak bitmedi, hayat kaldığı yerden devam ediyor.” der. (I) Mevsimlerden ilkbaharın bendeki yeri ayrıdır. Çok severim ilkbahar mevsimini. (II) Her ilkbaharda tarif edilemez mutluluklar yaşarım. Sabah kalktığımda camı açınca içim sevinçle dolar. (III) Yerimde duramam. Niçin ilkbaharı bu kadar çok seviyorum biliyor musunuz? İlkbaharla penceremizi sonuna kadar açar, çimlerde uzanır, istediğimiz ayakkabıyı giyer, istediğimiz yerlere sorunsuz gider; kışın sıkıcılığından ve soğuğun esaretinden kurutulup istediğimizi yaparız. (IV) İlkbaharlar bize özgür olduğumuzu hissettirir.
Van Gölü, Bitlis ili sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür. Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü’nün yüz ölçümü 3.713 kilometrekaredir. Van Gölü, hem tatlı su hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı %0.19, pH değeri 9.8’dir. Bu yüzden Van Gölü yüksek rakıma ve sert kışlara rağmen donmaz. Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip düşmektedir. Ancak ortalama olarak gölün, denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise 451 metredir. Yeni yapılan çalışmalar ile gölün yaşının 600.000 yıl olduğu belirlenmiştir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihî ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında “Arkeolojik Sit Alanı” ilan edilmiştir. Van Gölü, dünyanın en büyük sodalı gölüdür, ayrıca Türkiye’de bulunan en büyük göldür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Van Gölü, Doğu Toros ve Aladağların arasında kalan tektonik oluşumun batı kısmında bulunmaktadır. Gölün batısında ve kuzeybatısında birkaç sönmüş volkan vardır. Günümüzdeki araştırmalarda Doğu Toros Dağları’nın erozyona uğraması sonucu Van Gölü’ndeki suların Dicle’ye dökülüp gölün küçüleceği ya da yok olacağı düşünülmektedir.
Üniversite arkadaşım Samet, kendini kitap okumaya adamıştı. Öyle her kitabı okumazdı. Sözü gereksiz uzatan, derin manalar içermeyen kitaplardan uzak dururdu. Kısa ve öz anlatımlı kitapları akıcı ve düşündürücü bulurdu. Az sözle çok şey anlatmak varken sözcük israfı yapmanın doğru olmadığını düşünüyordu. Bu nedenle okuyacağı kitaplarda aradığı en temel özellik buydu.
Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğrenen bir kişi, öncelikle kendine olan güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip, geniş bir görüş açısı sağlayarak olayları inceleme yeteneği kazandırır. Ayrıca okuyan kişiler çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip oldukları için hikmetli ve etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki de uyandırırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirmekte, kişiye daha sosyal bir karakter kazandırmaktadır. Dahası, geniş kelime dağarcığı, insanın daha fazla kavramla düşünebilmesini de sağlar. Yani düşünce kapasitesini ve kültür düzeyini artırır. Boş zamanlarını, çoğu zaman hiçbir yararlı bilgi aktarmayan televizyon karşısında geçirmek yerine kitap okuyarak değerlendiren bu kişiler, edindikleri bilgi ve kültür sonucunda aynı zamanda toplum içinde etkin bir kişiliğe sahip olurlar.
1. Metin
Devletin kültür izlencesi kapsamında yer alması gereken en önemli girişimi, yetişme çağında olan gençleri tiyatro eyleminin içine katmak olmalıdır. Ne yazık ki ülkemizde tiyatro yeteri kadar desteklenmiyor. Özel tiyatroların bir kısmı son günlerde perde kapattı. Bizimle neredeyse aynı nüfusta olan Almanya’da devletin tiyatrolar için ayırdığı yıllık bütçe 500 milyon avro. Ülkemizde ise tiyatroya ayrılan yıllık bütçe sadece 6 milyon lira. Ülkemizde tiyatroya yeterli bütçe ayrılmaması bilet fiyatlarının çok yüksek olmasına neden olmaktadır. Çünkü tiyatrocuların seyirciden başka hiçbir geliri, desteği yok. İnsanımızın tiyatroya gitmediğini, ilgi göstermediğini kabul etmekle birlikte bir de bu açıdan bakarsak insanlarımızın niçin tiyatroya gitmediğini, gidemediğini anlayabiliriz. Avrupa’da insanlar sinemaya gider gibi tiyatroya gidiyor. Biletler ucuz. Biz ise sinema biletinin ortalama on katı kadar para vererek tiyatroya gidebiliyoruz. Türkiye’de tiyatro pahalı bir kültürlenme aracı maalesef.
2.Metin
DES’in raporuna göre bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli yılda ortalama 10, bir Fransız yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor. İstatistikler gösteriyor ki okumaya önem vermiyoruz. Kütüphanelerin yollarını aşındırmıyor, araştırmıyoruz. Kitap okuma alışkanlığının artması için küçük yaştan itibaren kitap okuma alışkanlığının kazandırılması gerekir. Burada biz anne babalara çok önemli işler düşüyor. Her şey bir yana ülkemizde kitap fiyatları çok pahalı. Öyle herkesin ulaşabileceği, alabileceği bir kültürlenme aracı değil. Hele nitelikli bir kitapsa yanına yaklaşılmıyor. Yayınevleri daha fazla kazanmak adına bu konuda acımasız davranıyor. Ülkemizde kitaba önem verilmemesinin gerçek sebebi bu değil belki ama kitap fiyatlarının çok yüksek olması da başlı başına bir sorun.
Van Gölü, Bitlis ili sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür. Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü’nün yüz ölçümü 3.713 kilometrekaredir. Van Gölü, hem tatlı su hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı %o19, pH değeri 9.8’dir. Bu yüzden Van Gölü yüksek rakıma ve sert kışlara rağmen donmaz. Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip düşmektedir. Ancak ortalama olarak gölün, denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise 451 metredir. Yeni yapılan çalışmalar ile gölün yaşının 600.000 yıl olduğu belirlenmiştir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihî ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında “Arkeolojik Sit Alanı” ilan edilmiştir. Van Gölü, dünyanın en büyük sodalı gölüdür, ayrıca Türkiye’de bulunan en büyük göldür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Van Gölü, Doğu Toros ve Aladağların arasında kalan tektonik oluşumun batı kısmında bulunmaktadır. Gölün batısında ve kuzeybatısında birkaç sönmüş volkan vardır. Günümüzdeki araştırmalarda Doğu Toros Dağları’nın erozyona uğraması sonucu Van Gölü’ndeki suların Dicle’ye dökülüp gölün küçüleceği ya da yok olacağı düşünülmektedir.
Bence iyi bir sanatçı insanlara hayal ürünü şeyleri değil, hayatın gerçeklerini anlatmalıdır. Çünkü sanatçının görevi insanlara hayatı tanıtmak, onları gerçeklerle yüzleştirmektir. Önemli olan insanları eğlendirmekten çok düşündürmektir. İyi bir sanatçı hayallerle insanların gözünü boyayan değil, yaşamın gerçeklerini ifade edendir. Biz hayalleri, rüyaları değil gerçekleri yaşıyoruz.
İlkbahar, doğa döngüsünde kış ile yaz arasındaki mevsime denir. İlkbahar nedir, diye bana sorsalar: Hani kuruyan ağaçlar tekrar yeşeriyor, hani börtü böcekler yuvalarından çıkıyor, leylaklar açıyor, güneş göz kırpıyor ya işte bir umuttur ilkbahar, derim. Sanki bize biri, “Bak bitmedi, hayat kaldığı yerden devam ediyor.” der. (I) Mevsimlerden ilkbaharın bendeki yeri ayrıdır. Çok severim ilkbahar mevsimini. (II) Her ilkbaharda tarif edilemez mutluluklar yaşarım. Sabah kalktığımda camı açınca içim sevinçle dolar. (III) Yerimde duramam. Niçin ilkbaharı bu kadar çok seviyorum biliyor musunuz? İlkbaharla penceremizi sonuna kadar açar, çimlerde uzanır, istediğimiz ayakkabıyı giyer, istediğimiz yerlere sorunsuz gider; kışın sıkıcılığından ve soğuğun esaretinden kurutulup istediğimizi yaparız. (IV) İlkbaharlar bize özgür olduğumuzu hissettirir.