7. Sınıf: Fen Bilimleri - 6. Ünite: Canlılarda Ürüme, Büyüme ve Gelişme - Ünite Tekrar Testleri Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Esra Hanım anne olmayı çok istemektedir. Ama bir türlü çocuk sahibi olamamıştır. Esra Hanım, kadın doğum uzmanına gittiğinde doktor yumurta kanalında bir darlıktan bahsetmiş ama küçük bir operasyonla bu sorunun halledileceği müjdesini vermiştir.
Bilgi: Tohumun su almasıyla çimlenme için gerekli olan yaşamsal faaliyetler başlar. Tohum içine giren su, daha sonra depolanmış besinlerin sindirimi için gerekli olan enzimleri aktif hâle getirir. Suyun alınması sonucu hücreler genişler ve büyümeye başlar. Eğer ortamdaki su çok fazla olursa tohum yeterli oksijen alamaz ve çimlenme durur. Az miktarda su verildiğinde ise çimlenme yine durur. Verilen su miktarı kadar toprağın suyu tutma kapasitesi de önemlidir.
Aşağıda çimlendirme tortunda ve inşaat kumunda çimlendirilen yenidünya tohumlarına eşit miktarda su verilerek aynı ışık altında 15 gün bekletildiğinde meydana gelen gözlem sonucu verilmiştir.
Çernobil faciası, 26 Nisan 1986 tarihinde Sovyetler Birliği’ne bağlı Ukrayna’nın Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali’ndeki 4 numaralı reaktörde gerçekleşen kazadır.
Kaza, uluslararası nükleer olay ölçeğine göre bugüne kadar meydana gelmiş en büyük nükleer kazalardan biridir ve sadece Ukrayna’nın değil komşu birçok ülkenin radyasyona maruz kaldığı büyük bir felakettir.
Çernobil kazasında çalışmış tasfiye memurlarının çocuklarının genetik materyalinde alışılmadık derecede yüksek sayıda mutasyon(genlerde meydana gelen yapısal bozukluk) bulunmuştur. Bilim adamları çocukların genlerindeki değişiklik sayısının, Çernobil’den önce doğan kardeşlerine oranla yedi kat fazla olduğunu tespit etmiştir. Özellikle kazadan hemen sonra gebe kalınmış çocuklarda mutasyon sayısında artış bulunmuştur. Mutasyonların sayıları kazadan sonra geçen sürenin uzamasıyla azalmaktadır. Çocukların babaları 50 ila 200 milisievert radyasyon almışlardır. Bu doz yaklaşık olarak nükleer enerji tesisi çalışanlarının 10 yılda aldıkları kadardır. Özellikle, kanser ve lösemi, hormonal ve metabolik hastalıkların yanısıra zihinsel bozukluklar ve davranış sorunları da tasfiye memurlarının çocuklarında daha sonradan görülmüştür.
Yukarıda Çernobil faciası ile ilgili bazı bilgiler verilmiştir.
Bir embriyolog mikroskopta erkek bireyden aldığı sperm hücrelerini inceliyor. Mikroskopta spermlerin bazılarının görseldeki gibi kuyruksuz olduğunu gözlemliyor.
Embriyoloğun incelediği sperm hücreleri ile ilgili olarak;
I. Kuyruksuz spermlerin hareket yetenekleri normal spermlere göre oldukça azdır.
II. Normal sperm ile kuyruksuz spermlerin yumurta hücresini dölleme yetenekleri aynıdır.
III. Kuyruklu ve kuyruksuz sperm hücreleri mitoz bölünme sonucunda oluşmuştur.
Aşağıda sperm ve yumurtanın birleşmesinden bebeğin doğumuna kadar olan gelişim evreleri verilmiştir.
Fen bilimleri dersinde ise bu evrelerin özelliklerinin yerini bulmaya yönelik bir etkinlik tasarlanmıştır.
Etkinlik hakkında bilgiler:
• Etkinliğe Arda, Berke, Ceren, Derya, Esra ve Faruk adlı öğrenciler katılmıştır.
• Her öğrenci bir torbanın içerisindeki bilgi kartlarından birini seçmiştir.
• Arda ve Faruk’un seçtiği bilgi kartlarına karşılık gelen numaralar 1, 2 ve 3 evrelerden birine aittir.
• Faruk’un bilgi kartında “Döllenmiş yumurtaya verilen addır.” yazmaktadır.
• Berke’nin seçmiş olduğu bilgi kartında “Embriyonun gelişmesiyle olur.” yazmaktadır.
• Ceren 4, 5 ve 6. evrelerden birine karşılık gelen bilgi kartını seçmiştir.
• Derya, Faruk’un bilgi kartındaki evreden bir önceki evreye ait bilgi kartını seçmiştir.
• Esra, Berke’nin bilgi kartındaki evreden sonra gelen evreye ait bilgi kartını seçmiştir.
Ülkemizde “gebelik öncesi ve gebelik döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme”, anne ve bebek ölümlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Yaklaşık 154 bin bebek düşük doğum ağırlığı ile doğmaktadır. Dünyada her yıl doğan 6 bebekten biri 2500 gramın altında ve düşük doğum ağırlığı ile doğmaktadır. Bu oran Türkiye’de yüzde 10-12 arasıdır. Düşük doğma ağırlığının en önemli nedenlerinden biri hamile kadınlarda görülen beslenme bozukluklarıdır. Gebelik döneminde enerji ve besin öğeleri gereksinimi artmaktadır. Bu ihtiyaç karşılanmadığı takdirde bebeğin büyüme ve gelişmesi için gereksinim duyulan besin öğeleri annenin kendi dokularından sağlanır. Bunun sonucunda da annede çeşitli hastalıklar ortaya çıkar ve enfeksiyonlara karşı direnç azalır.
Gebelik öncesi ve gebelik sonrası yetersiz ve dengesiz beslenme anne açısından doğum risklerini beraberinde getirirken gebelik zehirlenmesi ve anne ölümlerine yol açabilir. Bebeklerde ise fiziksel ve zihinsel gelişim geriliğine, hastalıklara yakalanma riskinde önemli oranda artışa ve ölü doğuma zemin hazırlamaktadır. Anne adayının uzun süreli yetersiz ve dengesiz beslenmesi anne ve bebek ölümlerine yol açmaktadır.
Embriyonun sağlıklı bir şekilde dünyaya getirmesi için anne adaylarının dikkat etmesi gerekenler yukarıda verilmiştir.