7.Sınıf : Türkçe 9. Ünite : Metin Türleri ve Söz Sanatları - Ünite Tekrar Testleri - Test Sorular
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
30 Ağustos 1958’de Konya’da doğdum. Dört yaşıma geldiğimde babamın işi gereği Konya’dan İstanbul’a taşındık. Hayatımın sekiz yılını burada, babam Hayrettin Bey ve annem Lütfiye Hanım ile geçirdim. Sonrasında gelen tayin haberi ile Ankara'ya taşındık. İlköğretimimi burada tamamladıktan sonra yeni bir tayin ile ben ortaokuldayken Bursa’ya taşındık. Neyse ki Bursa ailemin son durak noktası oldu. Ama benim yolculuğum henüz bitmemişti. Öğretmen olmak için Mersin Üniversitesindeki eğitimime başladım. Dört yıl sonra yani mezun olduktan sonra Erzurum'a atandım. Buradaki bir başına kalmışlık duygusu beni yazmaya sürükledi ve ilk kitabım olan “Melek”in temelleri de bu şekilde atılmış oldu.
AKŞAM YEMEĞİ
Yahya Kemâl, dostlarından birine:
— Bu akşam benimle yemek yer misin? diye sorunca, arkadaşı:
— Hay hay! Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!
Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir:
— İyi öyleyse, bu akşam size geliyorum.
Serin dam üstü, ışıklı iri yıldızların geceleri, sokağın sabahlara kadar süren gürültüsü, bizim umutlarımız, hayallerimiz tam bir ay, kasım başına kadar sürdü. Sonra o belalı, o karanlık, bir kara o çul gibi kapkaranlık Çukurova yağmurları başladı. Hava biraz bulutlandı mıydı, okulda Durmuş Ali ile bir araya gelir, birbirimize sokulur, ikimiz birden; “Allah be! Allah be! Etme ne olursun!” derdik. Ya bir de yağmur çiselemeye görsün, o zaman bizim yüreklerimizde kıyamet kopardı.
I.
Bülbül benim lisanımla ötüştü
Bir gül için can evinden tutuştu
Yüreğine Toroslar’ dan çığ düştü
Yangınımı söndürmedi kar benim
II.
Toplar odam kuş gibi
Sofamın laflarını
Birer bibloymuş gibi
Süsler boş raflarını
Her doğruyu söylemeye gelmezmiş, birtakım doğruları yaymamak, çokluktan, kamudan gizlemek gerekmiş. Peki, ama bir doğruyu söylememek, gizlemek, yayılmasını önlemeye çalışmak o doğrunun yerinde duran yalanı sürdürmek demektir. Yalanın yalan olduğunu bilerek yalanın sürmesine göz yummaya hakkımız var mı sizce? Bazı yalanlar kutsalmış onlara dokunmaya gelmezmiş. Bir şeyin yalan olduğunu anladık mı kutsallığına artık inanmıyoruz demektir; bunun için “kutsal yalan” sözü bir şeyin hem köşeli hem yuvarlak hem katı hem de biçimsiz olduğunu söylemek gibi bir saçmadır. Ama duygularını birer düşünce saymaktan çekinmeyenler böyle saçmalarla kolayca bağdaşabiliyor.
Yakın zamanda hayatını kaybeden Yıldız Kenter, ülkemizde yetişen değerli tiyatroculardan birisidir. Büyük bir aşkla bağlı olduğu tiyatro ile ömrünü öğrenmeye, öğretmeye adayan, Türkiye’nin özel kadınlarından Yıldız Kenter’i gençlere anlatmak için yola koyulmuştum. Günlerdir onu araştırıyorum. Hakkında okuduğum her bir cümleden sonra şaşırıyor, üzülüyor, en çok da seviniyorum. "Çok sevmek” ifadesi Yıldız Kenter’in yüreğine sıra dışı olarak tanımladığı, o hiç kimselerinkine benzemeyen ailesinden miras. 91 yaşında bir bedenin dünyadan göçüp gitmesi pek doğal bir olay. Oysa onu okudukça hissettim ki ruhu hiç yaşlanmamış.
En büyük amacım olabildiğince gerçeği, yaşamımdaki gerçeği anlatmak. Ancak insan geçmişte cereyan etmiş olan olayları hatırlarken sonuçlarını şimdi değerlendiriyor. Bunun için biraz da olsa sanatçı duyarlılığı ile yorumlama gücünü katıyor. Benim burada yapmak istediğim, benim bildiğim gerçeklerin amacıma hizmet etmesidir. Bunu başarıp başaramadığımı, okuyucuya bırakıyorum.
Biyografi, bir kişinin yaşamını anlatmayı konu alan edebiyat türüdür. Bu türe yaşam öyküsü de denebilir.