10. Sınıf: Felsefe - 7. Ünite : Din Felsefesi - Din Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Bir bilim insanı yapay zeka ile robot yapabildiği gibi Tanrı da
kendi kendine işleyen, kendi içinde yasaları olan bir evren
yaratmıştır. Mükemmel olan Tanrı, mükemmel olan evreni
yaratmıştır. Onun yarattığı evrene karışmaya gerek yoktur.
Ölülerin gömülme, yakılma, mumyalanma törenleri dini olduğu
kadar kültürel nitelik taşıyan geleneksel ritüellerdir. Bazı
toplumların ölülerini ölmeden kullandığı eşyaları ile birlikte
gömdükleri bilinmektedir.
Doğa bize sadece güzellikleri ile değil sırları, şifreleriyle de
görünür aslında. İnsan gördüklerinin yanında sırları bulmak,
şifreleri de çözmek ister, sürekli arar. Halbuki aradığı sır,
hem çok derinlerdedir hem de gözünün önündedir şifrelerin
çözümü. Şifrelerle donatılmış bir yapı olarak düşünürsek doğayı, Tanrı bu yapının her yerindedir.
Orta Çağ’da kutsal kitaba uymadığı gerekçesiyle kilise, bilimsel
çalışmalara karşı çıkmıştır. Bilimsel çalışmalara uygun
ortam arayışları Tanrı anlayışının yeniden yorumlanmasına
sebep olmuştur. Tanrı’nın insana kendi aklından akıl verdiği,
dünya işlerinin insanlar tarafından düzenlenmesi gerektiği,
aksi düşüncenin Tanrı’nın kusursuz ve yaratıcı oluşuna gölge
düşüreceği savunularak kilisenin katı tutumu hafifletilmeye
çalışılmıştır.
Evren yoktan var olmamıştır.
Evrenin varlığı Tanrı’ya bağlıdır.
Evrenin varoluş nedeni Tanrı’dır.
Var olanın var olması için bir neden gereklidir.
İnsanların sosyal hayattaki yerinin belirlenmesinde ait olduğu
sosyal tabaka ve sosyal sınıf önemli bir yer tutar. Kişinin
eğitimi ve ekonomik durumu, hangi tabaka ya da sınıfta yer
alacağının, dolayısıyla toplumsal saygınlığının önemli ölçüde
belirleyicisidir. Aynı inanca sahip insanlar mabede girdikleri
zaman, bütün bu farklılaştırıcı özellikleri ortadan kalkar. Sadece
ve sadece Tanrı’ya kulluk etmeyi düşünen insanlar olarak
aynılaşırlar.
Her olay, olması gereken bir biçiminde olur. Başka bir şekilde
olması olanaksızdır. Olup biten her şey Tanrı'nın gizemli
yapısının bir görüntüsüdür.
Siyasetteki hak kavramı, dinde yerini kul hakkına bırakır.
Hakları ihlal etmek nasıl suçsa, dinde de Tanrı’nın kullarına
bahşettiği hakları çiğnemek büyük günahlardandır. Tanrı:
“Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim, ancak kul
hakkıyla gelmeyin, affetmem” demektedir.
Evrende bir düzen vardır. Bu düzen, bir düzen vericinin varlığını
gerektirir. Nasıl ki gelişi güzel ortaya atılmış belirli sayıdaki
çelik parçasından bir saat meydana gelmezse, saatin
doğuşu için o çelik parçacıklarına düzen kazandıracak bir
saatçiye ya da akıllı insan varlığına gerek duyuluyorsa, evrendeki
düzenin nedeni olan düzen verici bir varlık da bulunmalıdır.
Teoloji, belirli bir dini, bu dine ait inanç esaslarını,
ilkelerini,kısacası bu dine ait konu ve problemleri ele alır.
Amacı, dini temellendirmek ve açıklamak suretiyle inananların
inançlarını güçlendirmektir. Bundan dolayı Hristiyan
teolojisi, İslam teolojisi gibi teolojiler ortaya çıkmıştır. Din
felsefesi; herhangi bir dini değil, dinleri genel olarak ele alır.
İnanma olayı üzerinde dururken dinin dogmalarını ele almaz.
Din üzerine felsefi olarak düşünmek; dinin kendisini veya
türlerini, temel kavramlarını felsefenin eleştirel, tutarlı, sistemli
incelenmesinin konusu yapar.