11. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyatı - 7. Ünite: Roman - Ünite Tekrar Testleri Test Soruları - Test Çöz- 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
- Ben konuşmayı severim. Hem bu dağlarda konuşmanın dışında insan olduğumuzu gösterecek başka bir şey de kalmadı. Evet. Anlattıklarım ilgini çekiyor mu Ingles?
- Evet ama güzellik çirkinlik de nereden çıktı. Başka konuşacak bir şey yok mu?
- Tamam, dedi Pilar. Sen ne konuşmamızı istersin.
- Savaş başladığında ne yapıyordun?
- Doğduğum yerdeydim.
- Avila’da mı?
- Evet.
- Pablo da Avila'lıymış.
- Yalan o şeylidir... diyerek bir bölge adı söyledi.
Realizm ve natüralizmden etkilenen Peyami Safa, psikoloji alanında bilgi sahibi olmuş ve psikolojik roman türünün örneklerini vermiştir. Psikolojik romanlarında ağırlıklı olarak bazı anlatım tekniklerini başarılı bir şekilde kullanmıştır.
Bu anlatım tekniklerini şöyle sıralayabiliriz.
I. Bilinç akışı tekniği
II. İç konuşma tekniği
III. Diyalog tekniği
Çalıkuşu edebiyat eseri olarak önemini yeni başlayan bir dönemin habercisi olmasıyla kazanmıştır. Cumhuriyet ile başlayan yönelimi bu romanla izleyebilmemiz mümkündür. Yazarının ayrıcalığı da yeni başlayan bu dönemi önceden sezinlemiş ve eserinde işlemiş olmasıdır. Bu romanda ifade edilenler Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları’nda işaret edilen “Köye Doğru” , “Halka Doğru” söyleminin dışında da bir şey değildir. Çalıkuşu doğrudan köy konulu bir roman değildir fakat Anadolu’nun romana girmesinin ilk örnekleri arasında sayılmıştır. Bu romanda anlatılan köy ve aydın insanın köye yaklaşımını. Cumhuriyet siyasetinin köye ve Anadolu insanına yaklaşımı olarak okuyabiliriz.
- Ben konuşmayı severim. Hem bu dağlarda konuşmanın dışında insan olduğumuzu gösterecek başka bir şey de kalmadı. Evet. Anlattıklarım ilgini çekiyor mu Ingles?
- Evet ama güzellik çirkinlik de nereden çıktı. Başka konuşacak bir şey yok mu?
- Tamam, dedi Pilar. Sen ne konuşmamızı istersin.
- Savaş başladığında ne yapıyordun?
- Doğduğum yerdeydim.
- Avila’da mı?
- Evet.
- Pablo da Avila'lıymış.
- Yalan o şeylidir... diyerek bir bölge adı söyledi.
Huzur, Tanzimat’la birlikte başlayan ve Cumhuriyet’le devam eden toplumsal yaşantımızın her alanında kendini gösteren ikiliğin ortaya çıkardığı bunalımın anlatımıdır. Eser; iki farklı medeniyet arasında kalan, yaşadıkları sorunlara somut bir çözüm önerisi de olmayan insanların dramını anlatmıştır. Cumhuriyetin çeyrek asrı dolarken toplumumuzun yaşadığı medeniyet bunalımını yazar bu eserle tartışmaya açmıştır. Bu eserin kalıcılığı da Türk toplumunun yaşadığı modernleşme çabalarını konu edinmesinden gelmektedir.
Çalıkuşu edebiyat eseri olarak önemini yeni başlayan bir dönemin habercisi olmasıyla kazanmıştır. Cumhuriyet ile başlayan yönelimi bu romanla izleyebilmemiz mümkündür. Yazarının ayrıcalığı da yeni başlayan bu dönemi önceden sezinlemiş ve eserinde işlemiş olmasıdır. Bu romanda ifade edilenler Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları’nda işaret edilen “Köye Doğru” , “Halka Doğru” söyleminin dışında da bir şey değildir. Çalıkuşu doğrudan köy konulu bir roman değildir fakat Anadolu’nun romana girmesinin ilk örnekleri arasında sayılmıştır. Bu romanda anlatılan köy ve aydın insanın köye yaklaşımını. Cumhuriyet siyasetinin köye ve Anadolu insanına yaklaşımı olarak okuyabiliriz.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki yazarlar, genellikle topluma eğilmişler, birtakım gerçekleri aktarmak istemişlerdir. Aralarında, sorunlara çözüm getirmeye çalışanlar ya da eleştirenler olmakla bitlikte, gerçekçilik, daha çok gördüklerini ve gözlemlediklerini yansıtmak, sergilemek çizgisinde kalmıştır. Bu yılların üç önemli yazarı Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Reşat Nuri Güntekin’dir. Bu üç yazar, Tanzimat Dönemi’nde başlayan köye ve Anadolu’ya yönelmeyi, açılmayı bilinçli olarak geliştirmişlerdir.
Huzur, Tanzimat’la birlikte başlayan ve Cumhuriyet’le devam eden toplumsal yaşantımızın her alanında kendini gösteren ikiliğin ortaya çıkardığı bunalımın anlatımıdır. Eser; iki farklı medeniyet arasında kalan, yaşadıkları sorunlara somut bir çözüm önerisi de olmayan insanların dramını anlatmıştır. Cumhuriyetin çeyrek asrı dolarken toplumumuzun yaşadığı medeniyet bunalımını yazar bu eserle tartışmaya açmıştır. Bu eserin kalıcılığı da Türk toplumunun yaşadığı modernleşme çabalarını konu edinmesinden gelmektedir.