9. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 8. Ünite: Mektup/E-posta - Mektup / E-posta Çeşitleri ve Özellikleri Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Cumhuriyet Dönemi'nde hem tarihsel belgeciliğin izlerini romanına yansıtan hem de kendi kurgu dünyasında siyasal tavırlarını aktaran isimlerden biri Halide Edip'tir. Halide Edip, romanımızda kendi siyasal gelgitleri kadar, kadının özneleştiği metinlerinde âdeta kendi öncüllüğünü de ortaya koymaya çalışmıştır. Metinlerinde yansıttığı kadın kahramanlar aslında yazarın ta kendisidir.
Bir dakika evvel elimde kâğıt kalem yokken seninle konuşuyor, sana yazıyordum. Elimde kâğıt kalem olmadığını söylediğim veya yazdığım hâlde senin karşımda olmadığını söyleyemezdim. Bunu bir şair kafası ya da fantezisi farz et, sen karşımda idin. Bunu söylemek güzel bir şey değil, fakat samimi. Hem galiba bugün benim gibiler sevgililerinin karşısında imiş gibi olurlar. Demin sensiz ve kalem kâğıtsız birçok şeyler konuştum, yazdım. Bunların çoğunu beğenmiş olacağım ki kalktım kalem kâğıt aradım. İşte oturdum yazıyorum. Senden bahsetmek istemem. Zaten bahsedecek bir şey yok ki. Ben seni çok seviyorum. Senin dünya umurunda değil. Bizim Orhan ne güzel söylemiş: Ben sana hayran, sen cama tırman.
Bir iletişim aracı olarak kullanılan mektup, edebiyatımızda da sıklıkla kullanılmış bir türdür. Divan edebiyatında bu türe --- adı verilirken mektupların toplandığı eserlere de --- adı verilirdi.
• Handan
• Bir Serencam
• Bir Kadın Düşmanı
Kişinin yaşadıkları, gördükleri ve işittiklerini sıcağı sıcağına veya -adı üstünde- “günlük” olarak kendi algı ve bakış açısına göre bir deftere yazması veya not etmesiyle oluşan metin türüdür. İngilizcede “diary”, Fransızcada "journal'', Arapçada “yevmiyyât” kelimeleriyle karşılanan günlük, eski Türkçede “ruzname” kelime/kavramlarıyla karşılanmıştır.
Azizim,
6 Kasım tarihli Milliyet'te “Ahmet Kutsi'nin Şiirleri" isimli, fakat ismine rağmen o şiirden ziyade, hiç olmasa onlar kadar benim onlardaki güzelliği niçin anlayamadığımdan bahseden yazını okudum.
Sözüne, “Ahmet Kutsi’de benim en çok sevdiğim taraf, şiire takaddüm eden zihnî çalışmadır.” diye başlamış olman bende büyük bir merak uyandırdı. Acaba Ahmet Kutsi’de Mallarme’yi, Valery’i andıran bir taraf var da ben mi göremedim? dedim. “Şiire takaddüm eden zihnî çalışma" adeta onlarda biri için söylenmişe benzemiyor mu? Ahmet Hamdi de o şairleri bilir, sever ve şimdi bizi dostumuzun onlar gibi bir sanatkâr olduğuna inandırmak isleyecek...”
Yaşanılan, görülen ve işitilenlerin üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra yazılması, anıların ayrıntıdan ve anlık sübjektif yargılardan önemli ölçüde temizlenmesini sağlar. Anıyı günlükten ayıran temel özellik de burada karşımıza çıkar. Yaşanılanların hemen sıcağı sıcağına yazılması olan günlük, anıya göre bir hayli ayrıntı içerdiği gibi bir o kadar da öznel yargılar içerebilir. Bununla birlikte anılarda anlatılanların, her zaman yazanın bakış açısı çerçevesinde bize aktarıldığını unutmamak gerekir. Üstelik yaşananların aradan geçen uzun zaman sonra hatırlanarak anlatılması, bazı şeylerin unutulması veya yanlış hatırlanmasını da beraberinde getirebilir. Bu sebeple anıların tarihî bir belge olarak kullanılması, verilen bilgilerin diğer kaynaklar ve belgelerle karşılaştırılması hâlinde mümkün olabilir. Nitekim Yahya Kemal, anı için edebî türlerin “en ziyade ferdî olanı" değerlendirmesinde bulunur.
I. Gazete ve dergi yazısıdır.
II. Tarihe ve edebiyata kaynaklık eder.
III. Sade bir dil kullanılır.
IV. Kişisel hayatı konu alan metinlerdir.
V. Yazıldığı günün tarihini taşır.