6. Sınıf Türkçe 8. Ünite : Metin Türleri ve Söz Sanatları - Ünite Tekrar Testleri Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Genellikle halkın yarattığı, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, olağanüstü olayların ve kahramanların yer aldığı halk hikâyelerine masal denir. Masallarda zaman belli değildir. Tekerleme ile başlar ve hep mutlu sonla biter.
Karadeniz’in güzellikleri arasında yer alan Amasya’yı gezmek için Şanlıurfa’dan yola çıktık. Yolculuğumuz boyunca ağaçlar farklı farklı renklere büründü ve Amasya artık önümüzdeydi. Şehrin tam ortasında Yeşilırmak geçiyordu. Şehrin bir tarafında Amasya Kalesi, diğer tarafında Ferhat Dağı yer alıyordu. Yeşilırmak boyunca uzanan tarihi Yalıboyu evlerinin hemen arkasında yer alan Kral Kaya Mezarları, Amasya’nın doğal güzelliklerinin yanında insanları kendine hayran bırakan tarihi güzelliğidir. Anadolu’nun eski yerleşim yerlerinden olan Karadeniz’in bu şirin şehrine Amasya Kalesi’nde çay içerek veda ettik.
Merve Öğretmen Türkçe dersinde söz sanatları konusunu işlerken öğrencilerde çağrışım oluşturması için “Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur.” atasözünü kullanmıştır.
I. Keçiciğin aklı bir karış havada ya sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt, kaçırır mı; hemen görmüş keçiciği. “Heh, işte ağzıma lâyık bir lokma! Yaşasın!” demiş.
II. Keçicik, bakmış can pazarı. Hiç kurtuluş murtuluş yok. “Eh, ne yapalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış.” demiş. “Madem ölüm kapıya geldi, bari bana biraz kaval çal ki neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim.
Kurt, “Son isteği zavallının...” demiş. Bulmuş bir kaval, füyt füüyt çalmaya başlamış. Kurt çalmış, keçicik oynamış.
III. Derken ötelerden kaval sesini alan köpekler koşturmuşlar; gelmişler, kurdu önlerine düşürüp bir güzel kovalamışlar. Kaçmadan önce kurt, durumu anlayıp oyuna geldiğini sezinlemiş. “Suç sende değil bende. Neyime gerekti benim kaval çalmak, neyime gerekti bir keçiciği oynatmak!” demiş.
IV. Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur işte. Ölçmeli, biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi oldu mu, işte böyle Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurundan olursun.
6. Sınıf öğrencisi olan Ali, proje ödevi olarak bir metin kaleme almıştır. Kaleme aldığı metinle ilgili bir afiş hazırlamıştır. Afişte yer alan bilgiler şunlardır:
(I) Kampımızı Beyazıt Ormanı’nın içinde geniş bir alana kurduk. Burası sanki cennetten bir köşeyi andırıyordu. (II) Hava kararmaya çoktan başlamış, herkes çok yorulmuştu. Hemen çadırlarımızı kurup uykuya geçtik. Karanlık bir gecenin ardından aydınlık bir sabaha uyandık. (III) Hava bugün çok güzeldi ve güneş adeta gökyüzünden bize gülümsüyordu. (IV) Karnım da o kadar acıkmıştı ki önüme ne gelse yiyebilirdim.
I. Keçiciğin aklı bir karış havada ya sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt, kaçırır mı; hemen görmüş keçiciği. “Heh, işte ağzıma lâyık bir lokma! Yaşasın!” demiş.
II. Keçicik, bakmış can pazarı. Hiç kurtuluş murtuluş yok. “Eh, ne yapalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış.” demiş. “Madem ölüm kapıya geldi, bari bana biraz kaval çal ki neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim.
Kurt, “Son isteği zavallının...” demiş. Bulmuş bir kaval, füyt füüyt çalmaya başlamış. Kurt çalmış, keçicik oynamış.
III. Derken ötelerden kaval sesini alan köpekler koşturmuşlar; gelmişler, kurdu önlerine düşürüp bir güzel kovalamışlar. Kaçmadan önce kurt, durumu anlayıp oyuna geldiğini sezinlemiş. “Suç sende değil bende. Neyime gerekti benim kaval çalmak, neyime gerekti bir keçiciği oynatmak!” demiş.
IV. Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur işte. Ölçmeli, biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi oldu mu, işte böyle Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurundan olursun.
İnsana ait özelliklerin canlı ya da cansız varlıklara aktarılmasına kişileştirme denir. Örneğin, “Her gece bize göz kırpar yıldız.” cümlesinde “göz kırpmak” insana ait bir özelliktir. Dolayısıyla bu cümlede “yıldız” sözcüğü kişileştirilmiştir.
I. Keçiciğin aklı bir karış havada ya sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt, kaçırır mı; hemen görmüş keçiciği. “Heh, işte ağzıma lâyık bir lokma! Yaşasın!” demiş.
II. Keçicik, bakmış can pazarı. Hiç kurtuluş murtuluş yok. “Eh, ne yapalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış.” demiş. “Madem ölüm kapıya geldi, bari bana biraz kaval çal ki neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim.
Kurt, “Son isteği zavallının...” demiş. Bulmuş bir kaval, füyt füüyt çalmaya başlamış. Kurt çalmış, keçicik oynamış.
III. Derken ötelerden kaval sesini alan köpekler koşturmuşlar; gelmişler, kurdu önlerine düşürüp bir güzel kovalamışlar. Kaçmadan önce kurt, durumu anlayıp oyuna geldiğini sezinlemiş. “Suç sende değil bende. Neyime gerekti benim kaval çalmak, neyime gerekti bir keçiciği oynatmak!” demiş.
IV. Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur işte. Ölçmeli, biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi oldu mu, işte böyle Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurundan olursun.