10. Sınıf: Felsefe - 8. Ünite : Siyaset Felsefesi - Siyaset Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Yusuf Has Hâcip'e göre Tanrı evreni ve insanı yaratmıştır.
Tanrısal dünya, “Ay-üstü” dünyasıdır. Burada sonsuz bir düzen
vardır, insan ise sürekli değişmelerin meydana geldiği
“Ay-altı” dünyasında bulunur, insan bu değişmeler dünyasında
bulunur, insan için bu değişmeler dünyasından kurtulmanın
imkânı vardır ve bu da üstün değerleri yaşamakla
gerçekleşir. Yüce değerleri yaşamak ise diğer insanlara ve
devlete hizmet etmekle mümkündür. Böyle bir insan ancak
akla dayalı, iyi, doğru ve güzel yönetilen bir devlette kendi
değerlerini gerçekleştirebilir.
Konu devletin çıkarları ise, amaca giden yolda her şey uygundur.
insanlar kendi istekleriyle işbirliği yaparak devleti kurup, siyasi düzene geçmişlerdir.
Devlette bulduğumuz sosyal sınıflar insanda bulunan bazı
yetilerin karşılığıdır. Örneğin işçi sınıfı insandaki besleme güdüsüne,
koruyucu sınıfı insandaki iradeye, yöneticiler sınıfı
da insandaki akla karşılıktır.
Ütopya gerçekte var olmayan ama gelecekte olabileceği düşünülen
devlet ve toplum tasarımıdır.
Devleti oluşturan kurumlar ve bireyler arasındaki ilişkileri kuran
yasaların ne şekilde yapılacağını ve nasıl uygulanacağını,
devletle bireyler arasındaki ilişkiyi, bu ilişkinin değişen
ve değişmeyen yanlarını, devlet denilen kurumun içerden ve
dışardan nasıl temsil edilebileceğini hukuk araştırır. Siyaset
felsefesiyse devleti insanın bir varlık koşulu olarak ele alır ve
hukukun ele almadığı sorulara cevap arar.
Siyaset bilimi siyasi otorite ile ilgili kurumlan, bu kurumların
oluşmasında rol oynayan tutum ve davranışları inceler. Bu
bilim konusuna giren tüm kurum ve olguları, diğer toplum
bilimlerinin yararlandıkları bilimsel yöntemlerle araştırır. Siyaset
felsefesi ise, siyasi otoriteyi, bu otoritenin oluşumunu,
kaynağını, gücü nasıl sürdürdüğünü, siyasi otoriteyle birey
arasındaki ilişkiyi ve bunların daha “ iyi” ve daha “adil” bir
duruma gelip gelmeyeceğini inceler.
Yurttaşlar arasında bireysel farklılıklar dikkate alınmalıdır.
Tembel olanla çalışkan olanın, başarısız olanla başarılı olanın
farklı şekilde ödüllendirilmesi gerekir. Bireylerin ihtiyaçlarına,
başarılarına, yeteneklerine bakmaksızın herkese eşit
davranmak adalet değil, adaletsizliktir.
Devlette işlerin yürütülmesi için kurulmuş kurumlar birbiriyle
uyumlu çalışmak zorunda olan bir dişli gibidir. Bu kurumlardan
birinde oluşabilecek bir sıkıntı tüm sistemi etkileyecektir.
Bu nedenle devletin tüm kurumlarının yasaların oluşturduğu
ortamda korunması önemlidir. Eğer küçük bir aksama
olur da bu kısa sürede giderilmezse tüm sistemin işleyişi
aksayacaktır.