10. Sınıf: Felsefe - 8. Ünite : Siyaset Felsefesi - Siyaset Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Birkaç yüzyıl içinde meydana gelen değişmelerle yeni bir
yönetim biçimi ortaya çıkmıştır. Bu yeni yönetim biçimi demokrasidir.
Burada artık yöneten ile yönetilen arasındaki
eski değişmez ayrılık ortadan kalkmıştır. Demokraside halk
yine yönetilendir ama o yöneticilerini kendisi belirlediği için
aynı zamanda gerçek anlamda yönetendir. Demokrasinin
gelişmesine paralel olarak devletle halk veya halkı oluşturan
bireyler arası ilişkiler de büyük ölçüde değişmiştir. Artık bireyler
devletin kulu veya uyruğu değil; devleti meydana getiren
yurttaşlardır.
DevletinyapmabirkurumolduğunusavunanJ.J.Rousseau’ya
göre, devletin kaynağı insanın doğasında bulunan özgürlük
ve hak eşitliği duygusudur, insanlar doğa durumundayken
(tam bir eşitlik içindeyken), doğal eşitlik ortadan kalkınca,
toplumsal sözleşme yoluyla devleti oluşturmuşlardır.
Devlet yapısı içinde siyasetçiler seçilmiş kişiler olmasına rağmen, memurlar atanmış kişilerdir.
Flukuk sisteminin uygulama şekli ve bunlarla ilgili teorilerini,
hukuk bilimleri ele almaktadır. Fakat hukuk bilimleri hiçbir
zaman, hukukun dayandığı varlık temeline dayanarak kural
ve yasa koyma yetkisini kendisinde bulan devletin varlık temelini,
var olan eylem ve yapıp etmelerini ele almamaktadır.
Bu problemlerin varlık niteliklerini ele alan felsefe disiplini,
siyaset felsefesidir.
Çağdaş devlet, bireylerin özgür bir biçimde kendisini gerçekleştirmesine
olanak tanımaktadır. Böylece de insanların,
oyunun kurallarına uygun olarak kendi aralarında yarışmalarına
izin vermektedir. Aynı zamanda çağdaş devlet, toplumsal
birtakım uygulamalara gitmekte, yoksullar lehine gelir
transferleri yapmakta, hasta, güçsüz veya bakıma muhtaçların
korumasını üzerine almaktadır. Burada da onun, toplumsal
yaşamda ortaya çıkan bazı haksızlıkları gidermeye
çalıştığını söyleyebiliriz.
Mutlak bir özgürlük durumunda, insanı dışardan belirleyen
bir güç olmayacağından, her insan neyin iyi olduğuna kendisi
karar verir ve kendi çıkarlarını hayata geçirmeye çalışır.
Bu durum ise tam bir çıkar çatışmasına, hatta bir savaşa
yol açar. Bu durum insanlara zarar vereceğinden insanlar
bir araya gelir, aralarında bir sözleşme yaparlar ve böylece
sözleşmeye dayanan devlet ortaya çıkmış olur.
Aristoteles'e göre devlet, soylular sınıfının öğrenme ve sanat
sevgisiyle yoğrulmuş kültürüne uygun insanlar yetiştirmekle
görevlidir. Devlet yönetimi sadece soylu ve bilge kişilerindir.
Çocuklar, kadınlar ve köleler aşağı oldukları için, hiçbir
yönetsel hakka sahip olamazlar. Ruh gibi, insanlar da iki
katmanlıdır. Bazı insanlar buyruk vermeye, yönetmeye ve
sorumluluk almaya eğilimliyken; diğerleri boyun eğmeye ve
hizmet etmeye eğilimlidir.
Siyaset felsefesinin konularından biri toplumsal düzenin
gelecekteki özelliklerini tasarlayan ütopyalardır. Bazı ütopyalar
insana umut ve iyimserlik aşılamayı amaçlarken, kimi
ütopyalar da çeşitli olumsuzluklardan yola çıkarak korku ve
kötümserlik temasını işlemişlerdir.
Devlet, herkesin herkesle yaptığı bir anlaşma yoluyla, kendini
yönetme hak ve yetkisini otoriter bir yapıya devretmesiyle
oluşur. Toplumdaki her kimsenin devlete verdiği yetkiyle,
onun elinde o kadar çok güç toplanmış olur ki, sahip olduğu
gücün etkisiyle bütün insanların yurtta barış ve yurt dışında
düşmanlara karşı iradelerini birleştirip biçimlendirmeye yeterli
hale gelir.