10. Sınıf: Felsefe - 8. Ünite : Siyaset Felsefesi - Siyaset Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Devlet, kaynağı toplum olan bir kurumdur; devletin var olma
nedeni insanların toplum halinde yaşamasıdır. Bu nedenle
toplumu oluşturan bireylerle devletin ilişkisi önemlidir. Günümüz
toplumlarında, eski toplumlarda gördüğümüz bireyin
devlete feda edilmesi olgusunun büyük ölçüde ortadan
kalktığı görülmektedir.
Toplum halinde yaşayan insan, hem iyi hem kötü özellikler
geliştirebilmektedir, insanda hem hak duygusu hem de adil
olmama eğilimi vardır. O hem acımasız, suç işleyen hem de
masum bir varlıktır. Onda, hem başkalarının hakkını tanımak,
başkalarına saygı göstermek hem de onları hiçe saymak
eğilimi vardır. “Vicdan” dediğimiz, bireyin doğruyu yanlıştan
ayırma gücü bu konuda önleyici olamamaktadır. Bu nedenle,
vicdanın yerine geçecek bir gücün, başvurulacak bir kurumun
bulunması gerekir. İşte bu kurum, devlettir.
Osmanlı Devleti'nde Fatih Sultan Mehmet'in, “Devlet-i Aliye
Osmaniye’nin bekası için kardeş katli vaciptir.” fermanıyla
resmileşen anlayış, çağdaş devlet anlayışında önemini tamamen
yitirmiştir. Günümüz çağdaş devletlerinde devlet, bireylerin
temel hak ve özgürlüklerini yasalarla güvence altına
almak zorundadır.
Bu parçadaki açıklama, siyaset felsefesinin,
I. Devletin nasıl oluştuğu
II. Devletin gerekli olup olmadığı
III. Birey-devlet ilişkisi
Siyaset en genel anlamıyla devlet işlerini düzenleme ve
yürütme faaliyetidir. Siyaset felsefesi ise felsefenin, siyasi
yaşamı konu alan özellikle de devletin özü ve değerinin ne
olduğunu araştıran dalıdır.
Stirner, bireysel hakların sınırlandırılmasına ve bireye toplumsal
yükümlülükler getirilmesine karşı çıkmıştır. Ona göre
önemli olan tek şey bireyin hakları ve özgürlükleridir. Bireyin
haklarını ve doğal özgürlüğünü sınırlayacak her şey kötüdür
ve yıkılmalıdır. Bundan dolayı, yalnızca devlet ve yasadan değil,
ahlaki değer ve ödevlerden de söz edilemez. Bunlar gerçekte
var olmayan gereksiz soyutlamalardan başka hiçbir şey
değildir.
Düzen, bir arada yaşamayı olanaklı gören bireylerin gereksinimlerine
uygun hukuk ilkeleri ve yönetim biçimleri oluşturma
çabası sonucunda ortaya çıkan sistemdir. Karmaşa
içindeki hiçbir toplum, varlığını sürdürmeyi başaramamıştır;
çünkü mutlak özgürlüğün olduğu yerde karmaşa ve kaos
vardır. Böylece bir özgürlük sonucu insanların çıkar, istek ve
düşünceleri birbirleriyle çatışır. Kaos ve karmaşa halindeki
toplumlarda herkesin yaşamı tehlike altındadır.
Demokratik devletlerde yönetimde seçilmiş unsurların yanında
bürokratik unsurlar da yer alır. Yasama, yürütme, yargı
farklı erklerde gerçekleştirilir. Seçme seçilme hakkı tüm
topluma yayılabildiği ölçüde devlet yönetimi demokratikleşir.
Bununla birlikte, seçilmiş kişilerin halk üzerinde gereğinden
fazla otorite kurmasına mani olacak sivil toplum hareket yoluyla
da demokrasiyi güçlendirme yoluna gidilir.
Devletin özü belirli bir kişide toplanmıştır. Bu öz, büyük bir
topluluğun üyelerinin birbirleriyle yaptıkları sözleşmelerle,
her birinin rahatı, huzuru ve ortak savunmaları için içlerinden
birinin, hepsinin birden gücünü ve imkanlarını kullanabilmesidir.
• Hobbes, insanın bencil, bilinçsiz ve zalim bir doğal öz
yapıya sahip olduğunu ve bunun devlet otoritesiyle denetlenmesi
gerektiğini düşünür. Bundan dolayı devletin
yönetim şekli mutlak bir monarşi olmalıdır.
• Rousseau, insansal öz yapının tümüyle erdemli olduğu
görüşündedir. Doğal durumda, herkes herkesle dosttur.
Bundan dolayı devletin yönetim biçimi demokratik
bir anlayış olmalıdır.
İnsan haklarını korumakla İlgili bir sivil toplum kuruluşu, iktidarın
insan haklarıyla ilgili olumlu ve olumsuz uygulamalarını
yakından takip eder. Halkın bu konuda eğitilmesi için çeşitli
etkinlikler düzenler. İnsan hakları çiğnendiğinde kamuoyuna
duyurur. Yöneticiler de bu konuda uyarılmış olur ve gerekli
önlemleri alırlar. Sivil toplum kuruluşları, devletin yetersiz
kalabildiği koşullarda ona destek olabildikleri, kamuoyunu
bilgilendirdikleri, halkın sesini duyurabildikleri için demokrasinin
vazgeçilmez unsurudur.