10. Sınıf: Felsefe - 8. Ünite : Siyaset Felsefesi - Siyaset Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Hobbes’e göre, insanın doğal durumda yaşaması kendini ve
diğer insanları tehdit ettiğinden, bireyler bir araya gelerek bir
takım haklarını kullanmayı üstün bir güce devretmek için bir
sözleşme yapmışlar. Böylece devleti oluşturmuşlardır.
Rousseau’ya göre insan doğa durumundan başlayıp toplumun
kuruluşuna kadar tam bir eşitlik içinde yaşıyordu. Tarımın
ve özel mülkiyetin başlaması doğal eşitliğin ortadan
kalkmasına, bu da insanları sözleşme yoluyla ile bir araya
gelmeye zorladı ve sonuçta devlet doğdu.
İngiliz filozofu J. Stuart Mill’e göre bireyin özgürlük mücadelesi,
hükümdarların güçlerini azaltmayı amaçlayan bir mücadele
olarak ortaya çıkar. Bireyin özgürce gelişebilmesi için,
devletin müdahalesi en aza indirgenmelidir. Buradaki amaç,
devletin yok edilmesi değil, bireyin korunmasıdır.
“İnsan bencil bir varlıktır ve kendi çıkarları için başkalarına
zarar verir. Bu nedenle insanlar bir toplumsal sözleşme yapmışlar
ve düzeni sağlayacak bazı haklarını bir üst otoriteye
devrederek toplumda düzeni sağlayacak yasa ve kurallara
uymayı kabul etmişlerdir.”
George Orvveli, “Hayvan Çiftliği” romanında, domuzların liderliğindeki
hayvanların devrim yapıp çiftliğin yönetimini ele
geçirmelerini anlatır. Domuzlar, zamanla kendi düzenlerini
kurarlar. Fakat kısa zamanda eski sahiplerine benzemeye
başlamışlardır. Üstelik çiftliğin dışarıyla temasını keserler.
Sonuçta çiftlikteki hayvanlar için değişen tek şey efendiler
olmuştur. Diğer hayvanlar biraz daha yemek ve rahat etmeyi
istedikçe, domuzlar, “Yoksa eski efendinin geri dönmesini
mi istiyorsunuz?” diyerek herkesi sustururlar.
İnsanların hem özgürlüğe hem de eşitliğe ihtiyacı vardır.
Yalnız buradaki eşitlik matematiksel bir eşitlik değil, haklardaki
eşitliktir. Çünkü adalet, herkesi, fakirlikte ve zenginlikte
eşitlemek değildir. Çok düzenli çalışan bir öğrenci ile çaba
göstermeyen öğrenciye aynı değeri vermek adaletsizlik olur.
Demokrasilerde açık toplum, şeffaflık, denetim ve denge
hesap verirlik, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü gibi temel
ilkeler sadece siyasi değil, aynı zamanda ahlakidir. Bu ilkelerin
kurumlaşması “güç” lerin dengelenmesini, denetlenmesini
ve gerektiğinde hesap sorulabilir olmasını sağlar; bozulmayı
önemli oranda frenler.
Bir tartışma programında üç kişi siyaset üzerine konuşmaktadır.
I. Konuşmacı: işsizliği önleme projelerinin, siyasal partilerin
seçimlerde aldıkları oy oranlarına büyük etkilerinin olduğu
görülmektedir.
II. Konuşmacı: Uygulamaya koyduğumuz yeni projeler ile işsizlik azaldı.
III. Konuşmacı: Geleceğin toplumunda işsizlik kavramı ortadan
kalkacak, insanlar daha az çalışarak daha mutlu yaşayacaklar.
Devletin temel görevi, mülkiyet düzenini korumaktır. Devlet,
ekonomik alana karışmamalı, kişisel çıkarları korumalı ve
gelişmesi için gerekli önlemleri almalıdır. Tüm insanlarda bir
kâr güdüsü vardır. Bu yapıya devlet müdahale etmemeli, aksine
bireyleri ekonomik çıkarları peşinde koşmaya özendirmelidir.
Toplumda gözlenen eşitsizlik ve toplumsal sınıflar,
yaşamın doğal akışının ürünleridir. Bunların varlığına karşı
çıkmak, yaşamı ve insanı anlamamaktır.
Platon’a göre, devlet her varlık gibi, bir işlevi yerine getirmek
için vardır. Onun fonksiyonu adaleti sağlamaktır. Devlet iyi
ideasına göre işlemelidir. Ancak o vakit adalet gerçekleşir.
Devlet ütopyasında üç sınıf vardır. Bunlar işçiler, bekçiler ve
yöneticilerdir. İşçilerin erdemi çalışkanlık, bekçilerin yüreklilik,
yöneticilerin erdemi ise bilgeliktir. Her sınıf üzerine düşeni
yerine getirirse adalet gerçekleşir.
Platon, “Devlet” adlı eserinde insan ruhu ve devlet yapısı
arasında paralellik kurar. Buna göre, insanın ruhunda nasıl
üç ayrı bölüm varsa devlet de onun gibi üç ayrı kısımdan kurulmuştur.
Ruhtaki dürtülere karşı gelen besleyen çalışanlar;
iradeye karşı olan, koruyan askerler, akla karşılık gelen öğreten
yönetenler takımı bulunmaktadır. Besleyenler, hayatın
maddi temelini, koruyucular devletin bütünlüğünü, yöneticiler,
devleti yönetecek ilkeleri belirler. İşte bütün bunların
toplamı da devletin ana erdemlerini ve yapılması gereken
ödevleri sıralar; bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adalet.